Geçen 50 sene zarfında Türkiye'nin yaptığı en önemli iş 15'inci seçimi, yani 3 Kasım 2002 seçimini yapabilmesidir. Neticede istikrar çıktı ama, temsilde adalet çıkmadı.
41 milyon seçmenden 10 milyon 600 bin oy yüzde 26'ya tekabül ediyor, Meclis'te yüzde 66, bu çok büyük bir açık. Biz Adalet Partisi olarak 1977'de yüzde 38 oy aldık, 180 milletvekili çıkardık ama, hükümet olamadık. Sayın Ecevit bizden 3 puan yüksek aldı, 214 milletvekili çıkardı, o da hükümet olamadı. Şimdi 35'le oluyorsunuz, onu sandığa giden oya, vesaire vurduğunuz zaman olur yüzde 26. Yüzde 26'nın karşılığında yüzde 66, bu temsilde adalet yok. AKP Türkiye şartlarında yeni bir denemedir, bu sonuç 57. hükümetin bıraktığı boşluğu doldurma olayıdır.
Koalisyonu oluşturan üç partinin toplam oyu yaklaşık yüzde 51'di, son seçimde aldıkları toplam oy ise yüzde 15 oldu. Hiç böyle şey olmaz, bence esas bu meseleye bakmak lazım. AKP işte bu garip olayın çıkardığı neticedir, şoktur. AKP halen bir değişim içinde, Milli Görüş'le olan irtibatını daha geçenlerde yaptığı kongrede kesti. Eğer AKP, ‘‘Ben Milli Görüş taraftarıyım’’ deseydi çok tartışılırdı, muhafazakar demokratım deyip duvarların arasında kaldı. Büyük bir milletvekili grubuyla gelen ve kudreti eline geçiren bir siyasi parti kısa süre sonra yapılan yerel seçimleri kazanır. Ama, dört sene sonra kaybeder, çünkü insanlar umduklarını bulamaz, ‘‘Bunlarda bir şey yokmuş’’ deyip yenilerini arar.
Poturlu, eli nasırlı insan da senin halkın
Neticesini kabul etmeyecekseniz seçime gitmeyin. Demokrasinin peşindeysek fair-play olacak. Siz bir takım insanları ayırmayacaksınız, başkaları da sizi ayırmayacak, aksi halde bu rejimden vazgeçmemiz lazım. Sandığı koymuşsun, 15 siyasi partiyi kabul etmişsin, vatandaş da gelip oyunu kullanıyor. Eğer buna itiraz varsa, Türkiye hálá genel oyun hakimiyet-i milliye olduğunu anlamamış demektir. Hálá elit mi, halk mı kavgası vardır demektir.
Oyunu atan kasketli, eli nasırlı, poturlu adam da senin halkın. Onlar Türkiye'yi idare etmeyecek, idare edecekleri seçiyorlar. ‘‘Bunlar seçmesi ne bilir, okumamış’’ dersen, okutsaydın birader, onun kusuru mu? Amerika'da demokrasi olduğu zaman Davy Crocket imza atmasını bilmiyordu, o ve ötekiler parmak basıyordu. Bir ülkenin halkı hürse, korkusuzsa, onun yanlış yaptığı görülmemiştir.
Kürt devleti, ABD’nin Türkiye’yi feda etmesi anlamına gelir
Irak fiilen bölünmüş görünüyor ama, resmen bölünemez, buna bütün Arap dünyası karşı çıkar. Amerika Irak'ı bölemez, bölerse başlangıçtaki beyanına aykırı hareket etmiş olur. Türkiye'ye kötülük olsun diye Kürt devleti kurmaya kalkabilirler ama, Türkiye'yi tümüyle feda etmiş olmaları lazım gelir. Bugün Kuzey Irak'ta Kürtler Amerikalıların elinde değil, Amerikalılar Kürtlerin elinde. 1 Mart'ta bizim oraya girmeyi reddetmemiz üzerine Kürtler bunlara sinelerini açtı. Amerikan hava indirme birlikleri geldi, şu oldu, bu oldu, kendilerine yardım etti diye Kürtlere karşı bir şeyleri var.
Ayrıca Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki anlaşmalarda bir Kürt, bir Ermeni devleti çıkarılamadığı için Amerika bunlara karşı kendini borçlu hissediyor. Şimdi Amerikan medyasında birçok yazılara rastlıyorum. ‘‘Bu defa Kürtlere ihanet etmeyelim’’ diyorlar. Ben inanıyorum ki, Amerika her şeye rağmen Türkiye'nin kendisi için önemini çiğnemeyecektir, aksi halde çok yanlış bir şey yapar.