29 Ekim'i bilmeyen kolej öğrencileri

Türk Milli Eğitimi'ne 67 yıldır aralıksız hizmet vermeye devam eden 88 yaşındaki anıt öğretmen Refet Angın, arkadaşımız Yener Süsoy'a anılarını anlattı.

Hálá çalışan ve kirayla oturduğu evinde her işi kendi yapan Refet Angın, yıllar önceki bir cumhuriyet bayramı anısını anlattı. Angın, cumhuriyetin anlamını bilmeyen iki kolej öğrencisiyle karşılaşan Atatürk'ün çok üzüldüğünü anlattı.

- Atatürk'ün Ankara Palas'ta geleneksel hale getirdiği 29 Ekim Cumhuriyet balolarının 1934 ve 1935'te yapılanlarına katıldım. Gazi çok iyi dans eder, masasında en başta Afet ve Nebile hanımlar olurdu. Orkestra çalmaya başladıktan sonra Atatürk kalkmadan kimse dansa kalkmaz, o oturunca da herkes otururdu. 1934'teki baloda orkestra çalmaya başlar başlamaz genç bir çift piste çıkıp dans etmeye başladı, ortada onlardan başka kimse yok. Bir şarkı bitip öteki başlıyor, onlar yine dansa devam ediyor. Makbule Hanım'la beraber Gazi'nin yanındaki masadayız, her şeyi görüyoruz. Atatürk yaveriyle genç çifti masasına çağırdı. Evvela erkeğe ‘‘Bakıyorum çok neşelisiniz, gençlerin eğlenmesinden çok mutlu oluyorum. Bu eğlenceyi neden yaptığımızı, herkesin neden neşeli olduğunu biliyor musun?’’ diye sordu. Genç çocuk ‘‘Ben yabancı bir kolejde okuyorum, biz Türk değil Fransız tarihi okuyoruz’’ dedi. O an hepimiz nefesimizi tuttuk, Atatürk'ün ne yapacağını merak ediyoruz. Gazi aynı soruyu genç kıza da sordu, onun da cevabı aynı. Bunun üzerine Atatürk yaverine ‘‘Bu çocuklar tarih dersine çalışmamış, ikisi de sınıfta kaldı. Bunları götürün, kendi tarihlerini çalışıp öğrensinler’’ dedi.

29 Ekim 1935 akşamı Makbule Hanım'la beraber yine Ankara Palas'taki balodayız. Atatürk özel masasına oturmuş, her zaman olduğu gibi kim var kim yok etrafı kritik ediyor. O sırada bir masada tepeden tırnağa kırmızılar giymiş genç bir kız dikkatini çekti. Bir başka masada ise beyaz elbiseleri içinde bir bahriye teğmeni. Teğmeni yanına çağırdı ‘‘Orkestra çalmaya başlayınca ben dansa kalkacağım, sen de şu kırmızı tuvaletli kızı dansa kaldıracaksın. Ben yerime oturduktan sonra da siz vals yapmaya devam edeceksiniz’’ dedi. Genç subay ‘‘Paşam nasıl yapacağım?’’ diye mırıldanırken, ‘‘Ben emir veriyorum, yapacaksın’’ dedi. Dedikleri yapıldı, genç çift pistte dans ederken Atatürk çevresindekilere gururla ‘‘Bakın benim bayrağım ortada dalgalanıyor, bu bayrak hiçbir zaman düşmeyecek’’ diyordu. Dans bitince yine Gazi'nin sesi duyuldu; ‘‘Hepinizin huzurunda ben bunları nişanlıyorum, mesut olsunlar’’ diyordu. Kız şaşkın, oğlan şaşkın, herkes öylece dona kaldılar. Yıllar sonra onlarla Erzurum'da karşılaştım, çocuklarıyla birlikte çok mutlu bir aile olmuşlardı.

Köylülerin hediyesi Refet Angın’ın en sevdiği anılarından biri, 1930'lu yıllarda köylülerin hediye ettiği ve her köşesinde birer ay-yıldız bulunan al yazma. (Fotoğraf: Sinan ÖZBALKAN)
Yazarın Tüm Yazıları