Paylaş
Yavuz GÖKMEN
Önce ikinci soruyu yanıtlayayım; çünkü onun yanıtı basit ve kısadır. Refah Partisi'ni kapatmak, onu toplumsal gerçekliğin dışına itmek anlamına gelmeyecektir. RP başka bir isim altında belki de daha da güçlenerek -ki bu güçlenmenin anlam olarak derinliğine tartışılması gerekir- varolacak ve Türkiye siyasal yaşamına damga vuracaktır.
Ancak, şimdi birinci sorunun yanıtına geçmeliyiz. Refah Partisi, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılabilecek midir? Bu soruya da iki türlü yanıt aramak gerekir.
1- Anayasa Mahkemesi, RP'yi hukuken kapatabilir mi?
2- Anayasa Mahkemesi, RP'yi siyasal bir kararla kapatabilir mi?
İşte mesele bu iki noktada odaklanmaktadır.
* * *
Anayasa Mahkemesi'nin RP'yi hukuken kapatmasının fevkalade zor olacağı artık anlaşılmıştır. Ben bu parti hakkında yazılan iddianame ve esas hakkında mütalaaları okudum. Bunlar beni tatmin etmek şöyle dursun güldürdü. Arkasından bu partinin yazılı ve sözlü savunmalarını da okudum. Bu savunmalar beni kuşkuya yer bırakmayacak şekilde bir karara vardırdı. Cevabım basitti. Türkiye'de hukuk varsa -ki hâlâ biraz vardır- hukuki içtihatları yaratan yüksek mahkemelerin başında gelen Anayasa Mahkemesi, kapatma kararını çok, ama çok zorlanarak verecektir.
Çünkü Anayasa Mahkemesi henüz, Türkiye'deki hukuk karmaşası içinde, bu davaya hangi yasayı uygulayacağını bile bilememektedir. Mahkemenin önünde ‘‘usul’’ konusu, ‘‘hukuk’’ konusundan da önde durmaktadır.
Bu konunun kolayca aşılabileceğini sanmıyorum ve davanın bence önce usul açısından reddi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi, RP'yi siyasal baskı altında kalarak ve şu ya da bu şekilde kitabına uydurarak kapatabilir mi? İçinde bulunduğumuz ara dönemde bunun mümkün olduğu söylenebilir. Ancak, eski başkanın emekli olmasıyla Anayasa Mahkemesi'nin üzerinden en azından bir gölge kalkmıştır ve yüksek mahkemenin şimdi daha rahat olduğu açıktır.
* * *
Şimdi asıl çözüme gelmek istiyorum. Bu çözüm, Türkiye'nin İslamiyet'le barışmasıdır ve bu barışmayı sağlamak mümkündür.
Bu barışma siyasal İslamı temsil ettiği iddia edilen bir partinin kapatılmasıyla gerçekleşmez. Bilakis böyle bir hareket, kavgayı daha da kızıştırır. Bu barışma, insanlarımızın dinleriyle barışması demektir.
Bu da, açıklık, şeffaflık, çağdaşlıkla olur. Eğer Türkiye'de İslamiyet birtakım kapalı kafaların elinde ise, büyük çoğunluğun İslamiyet'e hizmeti yoluyla, bu kafaları bertaraf edebilmek pekala mümkündür.
Çağdaş görünümlü tertemiz camiler, çağdaş külliyeler ve laikliğe kazandırılacak gerçek anlam, İslam'ı siyasetten ayıracaktır.
Bu da devletin, İslamiyet ya da başka bir ideolojiyi din olarak kabul etmekten vazgeçmesiyle gerçekleşecektir.
Çağdaş demokrasi işte budur.
Paylaş