Paylaş
Sabah eve gelen Hürriyet'in manşetine baktım: ‘‘Yılın ilk bombası!’’ yazıyordu. Meraklandım ve bir solukta ilk spotu okudum:
‘‘Milli Eğitim Bakanlığı'nda, 'çok gizli' olarak yürütülen bir çalışma ile 1950 yılından itibaren eğitim programlarına giren birçok unsur temizleniyor.’’
Haberin özeti, ders kitaplarının gene değiştirileceği ve bu kez kitapların, bundan yaklaşık elli yıl öncesinin kitaplarına benzetileceğiydi. Böyle bir ülkede, ipleri eline geçirenin kitapları dilediği gibi yazdırıp bastırabileceğini doğal karşılamak gerekiyordu.
Ben ilkokula Demokrat Parti döneminde başlamıştım. Bu yüzden daha önceki dönemin ders kitaplarını bilemem. Ama kitapların daha sonra sık sık değiştirildiğine tanık olmuşumdur.
Sözgelimi 12 Eylül sonrası yazılan ders kitaplarında, o zaman içeri tıkılan politikacıların nerede ise vatan haini ilan edilmedikleri kalmıştı.
Sonra bu ibareler kitaplardan kaldırılmış olmalılar. 28 Şubat sonrasında da ders kitaplarında birtakım değişikliklere gidilmesi için bence geç bile kalınmıştı.
Çünkü tek parti kafasının uzantısı, tek kitaptır. Her şeyde tek olmak, her şeyi tek görmek ve tek kavramaktır.
Çoğulcu demokrasi bu kafaları fena halde karıştırır.
* * *
Kitapları ikide bir değiştiren bir ülke çağdaş değildir. Çünkü çağdaş ülke, tek tip eğitimi asla kabul etmeyen ülkedir. Tek tip standart insan yetiştirmek isteyen bir ülke, çağdaşlık yolunda sınıfta kaldığını peşinen kabul eder ve ulaşmak istediği Batı tarafından ilanihaye dışlanır.
Tek tip insan yetiştirmek isteyen ve ders kitaplarını buna göre değiştiren son ülke, benim bildiğim kadarıyla 1933-45 yılları arasındaki Almanya idi ve bu ülke hem bir dünya savaşına yol açtı, hem de kendisini yıktı. Türkiye'nin 33-45 Almanyası'na özeniyor olduğunu düşünmek bile istemiyorum.
Ancak eğer siz eğitimimizi de, diğer her şeyde olduğu gibi tek tip bırakmakta ısrar eder ve bunu bir ideolojiye bağlarsanız, o zaman karşıda geliştirilen ideolojiden korkarsınız. Bu da yanlış üzerine yanlış yapılmasını getirecektir.
Eğer bir ülkede biri dünyevi diğeri uhrevi iki ideoloji gereksiz bir kavganın içindelerse, o zaman ezilen, o ülkenin gencecik beyinleridir. Fillerin tepişmesi, çimenleri ezer ve bu çimenler ülkenin geleceğidirler.
Meselenin özü budur ve bu kavganın bitmesi gerekmektedir.
* * *
Türkiye'nin bundan elli yıl geriye gitmekle kurtulabileceğini hiç ama hiç sanmıyorum. Çözüm, tek tip olmak değil, çoğulcu demokrasiyi benimsemekten geçmektedir.
Kitapları tek tip yazmak ve okutmak değil, sadece denetlemektir. İnsanları eğitimde serbest bırakmaktır.
Aksi halde yaratılacak nesil kafa karışıklığı içinde bir kayıp nesil olur.
Hem ülkesini, hem dünyasını yitirir.
Paylaş