Paylaş
Deniz Baykal'ın son seçimlerde barajı sürünerek aşmış CHP'nin başından ossaat gitmesi gerekirdi. Ama Türkiye'deki kazık kakma sistemi uyarınca, zafer kazanmış edalarıyla yerinde kaldı.
Arkasından ‘‘Susurluk Olayı'' patladı ve bu olayın, acilen müdahale edilmediği takdirde ‘‘bürokratik devlet''i yıkarak yerine ‘‘demokratik devlet'' kurulmasıyla sonuçlanacağı kısa zamanda anlaşıldı.
İyi sıhhatte olsunlar, müdahalede gecikmediler. İrtica öcüsü abartılarak sunuldu; Susurluk olayı örtüldü ve 28 Şubat kararlarıyla sivil hükümet vesayet altına alındı.
Ancak bu kararlarla vesayet altına alınan sadece hükümet değil, tüm parlamento ve bunun temelindeki yarım yamalak da olsa halk iradesiydi. Ne var ki, muhalefet partileri bu gerçeğin farkına varmak istemediler.
Hükümeti dayatma karşısında destekleyecekleri ve parlamentonun onurunu koruyacakları yerde, hükümetin karşısına geçtiler. Hükümetin kıvranışını sadık bir zevkle seyrettiler.
Sonuçta hükümet, asker zoruyla yıkıldı ve yerine gene asker zoruyla bir başka hükümet kuruldu.
Ne garip tecellidir ki, yıkılan hükümet ortakları böylece vesayet altından kurtuldular; bu kez, onların vesayet altına alınmalarına ses çıkarmayan, hatta bu baskıları destekleyen partiler vesayet altına girdiler.
Şu anda durum bundan ibarettir.
* * *
Ben Baykal'ın hükümete girmeyişi üzerine ondan biraz umutlandım. Hatta onunla uzun uzun konuşmayı bile düşündüm.
Baykal'ın ‘‘erken seçim'' istemi hoşuma gitti. Bunu kendi partisinin çıkarı için yapıyor olsa bile, demokratik bir davranış olarak karşıladım.
Ama içimde bir Baykal kuşkusu hep kaldı. Sonunda maalesef haklı çıktım.
Baykal da, vesayet kervanına katıldı, üstelik bunu kendisini sureti haktan göstermeye çalışarak yaptı.
Türkiye'nin bundan sonraki yıllarının asker ağırlığıyla geçeceğini hesapladı ve şu andaki hükümeti oluşturan partilerin yıpranacağını düşünerek siyasi mirasa kendisinin konacağını sandı.
Bu hükümette DSP'nin senaryoda kurbanlık koyun rolünü bilmeden yer aldığını kavradı. DSP tabanına oynadı.
Bir yerlerde sürekli üretilerek rötuşlanan senaryolarda ‘‘en kahraman Rıdvan'' rolünün kendisine verileceği hesaplarına girdi. Bugün olmasa bile, yakın gelecekte başrole çıkacağını düşündü.
Ne yazık ki fena yanıldı.
* * *
Ben Baykal'dan, nereden gelirse gelsin dayatmaya karşı çıkmasını beklerdim. Şeriata da, devlet şeriatına da aynı ölçüde direnmesini beklerdim.
Ne yazık ki Baykal bugün klasik, ‘‘Ordu artı CHP eşittir iktidar'' formülünün hayata geçirilmesini sabırsızlıkla bekliyor. Yılmaz, Ecevit, Cindoruk üçlüsünün kullanılarak kenara atılacakları bir güdümlü seçim öncesinin hayalini kuruyor.
Ne diyeyim; askere selam, hayal kurmaya devam.
Paylaş