Anadolu Yakası’ndaki Göksu Evleri’nde kiralık ev bakan bir arkadaşım aradı. Biliyor musun, dedi, Göksu’da gördüğüm bütün sokaklarda içinde köpekler için kaka poşeti olan kutular var
Birkaç sene önce özel bir röportaj için Amerika’nın Nantucket Adası’na gittim. Zengin Amerikalılar’ın yazlık malikanelerinin olduğu, ufakça ama çok romantik bir adaydı. İlk gün sokaklarda dolaşırken gözüme çarpan ilk dükkan, vitrininde harika kurabiyeler olan bir pastaneydi. İçeri girince onun aslında köpek pastanesi olduğunu anladım. Hani köpek olasım, annemin eteğini çekiştirip, bana şu kedili kurabiyeden al deyip kendimi yerlere atasım geldi. Kırımız ıstakozlar, yeşil kurbağalar, kirpiler, fiyonklar, çiçekler... Renkleri ve şekilleri bir yana, hepsi köpekler için zararlı olmayan içeriklerle yapılmıştı. Kullanılan gıda boyalarının bile hayvanlara zararı olmadığına dair sertifikalar asılıydı duvarda. Pastaneden çıktıktan iki adım sonra sadece kedi ve köpekler hakkında literatür satan bir kitapçı gördüm. Köpek davranış ansiklopedisinden takvime, nostaljik başucu kitaplarından bugüne kadarki tüm Amerikan başkanlarının köpeklerinin hikayelerine kadar yüzlerce kitap vardı. Alamadığım kukilerin hıncını kitapçıdan çıkardım. O küçücük adada daha kaç tane köpek pastanesi ve hediye dükkanı gördüm hatırlamıyorum, İstanbul’a küçük bir bavul kitap, kedi-köpek oyuncağı ve gurme mamalarla dönmüştüm. Neyse, yavaş yavaş Amerika’dan kalkıp buraya ve sadede geleyim... Nantucket’ta bütün sokaklarda minicik direkler üstünde köpek kakası toplamak için kullanabileceğiniz poşet kutuları ve hemen altlarında kendi özel çöpleri vardı. Hepsini kontrol ettim, birinde bile torba haznesi boş değildi. O gün Amerikalılar’ın hayvanlı hayata olan saygısına iyice aşık oldum. Bizde böyle bir uygulama olsa, millet onları alıp markete sebze alışverişine gider diye düşünüp güldüm. Çünkü bizde köpeğin kakasını yolda bırakmaktır adet. Döndükten sonra yıllarca bunu arkadaşlarıma anlattım durdum. Ta ki geçen haftaya kadar! Anadolu Yakası’ndaki Göksu Evleri’nde kiralık ev bakan bir arkadaşım aradı. Biliyor musun, dedi, Göksu’da gördüğüm bütün sokaklarda içinde kaka poşeti olan kutular var! Ne siteler duydum, koskoca bahçeli, orman içinde ama site yönetimleri köpek gezdirmeyi yasaklamış mesela. Kedisi köpeği yüzünden oturduğu sitelerden atılan insanlar var. Yavrularıyla birlikte topluca katledilen hayvanların yaşadığı siteler onlarca değil, yüzlerce kere haber oldu gazetelere... Göksu Evleri Yönetimini kutluyor, bütün Türkiye’ye ve hayvanları katletmekten başka şey bilmeyen belediyelere örnek olmalarını diliyorum.
Kum kabından haberler
Kum kabındaki kanlı idrarın sahibini bulamadık. Vakit geçip hastalık ilerlemesin diye veteriner hekimlerimiz Dilek ve Remziye bizimkilerin idrar örneğini almak üzere bize geldi. Dişi ve zayıf olduğu için Karaçi’yi zorlamayalım, önce Muşka’dan örnek alalım dediler. Bana da mantıklı geldi. Sadece bir kişi bu kararı desteklemedi, Muşka! Başına geleceği anladı herhalde, o muhallebi gibi kedi Remziye’nin elini kolunu parçaladı. 20 dakikalık savaşın sonunda pes ettik ve mecburi istikamete saptık: Muşka Efendi’ye hem böbrek hem de idrar yollarında etkili olan bir antibiyotik vermek. İlacı yaş mamayla karıştırdığım için hiç sorun olmadı. Bizimki antibiyotikleri şapır şupur yuttu. Sonuç aldın mı derseniz; evet. Artık kapta kan yok. Ama ikisini de dikkatle incelemeye devam ediyoruz.