Kum kabındaki lekeler devam ediyor ama kimden geldiğini bulamadık
Uzuuun bir yolculuktan sonra sonunda İstanbul’a ve dört ayaklı çocuklarımıza kavuştuk. Onlar da bizi en az bizim kadar özlemiş ki, günlerdir peşimizden ayrılmıyorlar. Ben de bir tür ödül olarak Leyla odasındayken kapısını kapatmıyorum artık. Madem bu kadar uzun yoktuk, dönüşümüz bir şeye değsin bari diyorum kendimce. İki gün önce Leyla’nın uyumasını fırsat bilip kedileri mıncıklarken, biz yokken kedilerimize bakan veteriner hekimlerden biri aradı. Pazar günü geldiklerinde bizimkilerin kum kabında kan varmış. Öyle leke gibi değil de, kristal kuma geçmiş, hafif pembemsi bir kan. Mutlaka takip edin, hangisi çok sık çişe gidiyor, çok eşeleniyor ve bağırıyorsa onda bir sorun var demektir, dedi. Demesiyle birlikte evde seferberlik başladı. İki kedi aynı kabı kullanınca, kumları ayırmak da mümkün olmayınca evdeki herkes dedektif kesildi. Sevgilim, ben ve Gülay sürekli Muşka’yla Karaçi’yi gözetliyoruz. Yarım saatte bir kum kabının başında nöbet tutmak bir yana, sorunun hangisinde olduğunu düşünmek ürkütücü. Veterinerlere de, bana da sanki Muşka’ymış gibi geliyor. Muşka 10 kilo sınırını zorlayan bir ayı olduğu için, bünyesi daha zayıfmış gibi hissediyorum nedense. Bir süredir güzellik seanslarında tam böbreğinin üstünü tararken miyavlaması da, şüphelimiz oymuş gibi düşündürüyor bana. Kum kabındaki hafif pembe lekeler devam ediyor ama hangisinden geldiğini bulamadık. İkisi de gayet normal davranıyorlar. Yarın da bulamazsak iğneyle idrar kesesinden örnek alınacak mecburen. Bakalım bizi nasıl günler bekliyor.
Bizimkilerin takma adları
Hafta içinde bize gelen bir arkadaşım Muşka ve Karaçi’yle konuşurken, onları esas isimleri dışında her şekilde çağırdığımı fark etti. Kaçar takma adı var bunların Allah aşkına, diye sordu. Hesaplayamadım. Her gün her dakika yeni bir isimleri olabiliyor. Üstelik onlar için kullandığım bazı takma adları şimdi Leyla’ya da kullanmaya başladım. İşte bazıları: Efe: Efoş, Pompi, Tonton, Efemura, Efecan, kendi uydurmam zannedip küfür olduğunu sonradan öğrendiğim ve vazgeçmek zorunda kaldığım Dümbük, Dobçik, Kokulu, Mispis, Misbok, Leşcan... Muşka: Mustafa, Muşkoviç, Muşton, Boklu, Tigger, Leo, Obez Usta, Dombili, Tosun, Miskin, Saldıray... Karaçi: Çiçi, Çiçoş, Çiçero, Bocurt, Karate, Kırçoş, Bıyıklı, Benekli...
Mahallenin kızı ev arıyor
Bir süredir bizim sokakta takılan bir köpek var. Boxer kırması olsa gerek. Genç, çok iyi huylu, yumuşak bir köpek. Komşularımızdan biri apartmanlarının girişindeki minik bahçede bakıyor. O evde yokken de sokağın karşı kaldırımındaki pet shop’ta vakit geçiriyor. Fakat bazı huysuz komşular gül gibi köpeğin varlığından rahatsız olmuş, o yüzden şimdi bütün mahalleli bizim kıza ev arıyor. İlgilenenler bana mail atabilir.