Geçen hafta Muşka’nın beşik sevdasından bahsetmiştim. Yazıya a gelen e-postalardan ilginç bir öneri çıktı.
Bizimle aynı durumları yaşayan Pınar Hanım (iznini almadığım için soyadını yazmıyorum) bakın nasıl bir çözüm bulmuş: “Kızımın yatağı boyunda bir karton bulup üstünü çift tarafı yapışkanlı bantla kapladım. Kedimiz Rusty, bebeğin yatağında iki kere zıpladı, patileri yapışınca da, yatağa atladığı hızla geri zıpladı. O gün bugündür Rusty kızımın yatağına hiç girmedi.” Sanırım ben de tez vakte uygulayacağım. Çünkü salondaki beşiğin üzerini istediğimiz kadar örtelim, sabah mutlaka içinde tüyler oluyor. Bizimki ne yapıp edip mutlaka bir denetime çıkıyor belli ki. Aynı durum bebek arabasında duran ana kucağı için de geçerli. Artık üzerini kapattığımız kumaşların üstünde yatıyor. Naylonmuş, hışırdak kumaşmış umurunda değil. Yeter ki orada olsun. Pınar Hanım’ın bir de kucakta taşınmayı seven kediler için önerisi var. Bizim öyle bir derdimiz yok Allah’tan ama yine de aktarayım, eminim ihityacı olanlar çıkacaktır. “Kızım doğduktan sonra ilk 2 ay boyunca bir ‘Rusty gömleği’ kullandım. Emzirdikten sonra gazını çıkartmak için omzumda gezdirdiğim için, aynı kıyafetle Rusty’yi patileri omuzumda olarak kucağımda taşımak istemedim. O yüzden kızı kucağımdan indirdikten sonra tişörtümün üzerine eşimin aynı kareli gömleğini giyip Rusty’nin kucağıma çıkmasına izin verdim. Böylece en azından ilk başlarda hem belli bir hijyen sağladık, hem de Rusty’yi üzmedik. O tişörtü her üzerimde gördüğünde koşarak kucağıma atlayışını görmenizi isterdim.”
Efe’nin asansör sevdası
Hamileliğimin son gününe kadar sabahları Efe’yi ben çıkardım sokağa. Hem ona hem de bana iyi geliyordu. Son dönemde sanki halimi de anlamış gibiydi. Hiç çekiştirmiyor, tasmadayken koşmuyor, küçük adımlarla yürüyordu. Ben de ona teşekkürlerimi sunmak için eşelenmek isteği her köşede, koklamak istediği bütün direklerde, ağaç diplerinde duruyordum. Bu sessiz anlaşma sayesinde sabahları sokakta birlikte geçirdiğimiz süre bir saate kadar çıkıyordu. Uzun yürüyüşlerin dönüşlerinde artık yorulduğum için son iki haftada asansörle çıkıyordum eve. Bu sayede Efe hayatında ilk defa asansörle tanıştı. Kapıyı açar açmaz benden önce uslu uslu girip köşede bekliyordu. Bir kere bile burnunu, kuyruğunu sürtmedi duvara. Rahata mı alıştı nedir, hâlâ asansör peşinde beyefendi. Ne zaman kızla birlikte çıksak, benden ve bebek arabasından önce yerini alıyor asansörde. Üstelik sadece geri dönüşte! Evden çıkışta son sürat merdivenlerden aşağı koşuyor. Artık biraz zor oluyor küçücük asansöre sığmak ama o yine de kararlı. Sıkışıyor, büzüşüyor, ne yapıp edip duvarla bebek arabasının arasına sığdırıyor kendini.