Paylaş
Önce ruhunu temizleyeceksin
Temiz toplum, temiz dünya, temiz sokaklar, temizliğin her türlüsü dillerde. Kimse mangalda kül bırakmıyor, herkes bir temizliktir tutturmuş, gidiyor.
Temizlik üzerine neler anlatılıyor, neler... Hele üretilen çözümler... Yapılması gerekenleri dinlediğiniz zaman etkileniyorsunuz, keyifleniyorsunuz, umutlanıyorsunuz ve galiba bir şeyler değişmeye başladı, diyorsunuz. Sanki, sihirli bir değnek dokunmuş da, insanların şuurunu açıvermiş, gibi geliyor. Tabii yanılıyorsunuz. Hem de öyle kocaman bir yanılgı olduğunu anlıyorsunuz ki, şok geçiriyorsunuz. Şak diye düşüp bayılmamak işten bile değil.
Fakat, bayılmamak zorundayım. Gözlerim kararıyor fakat, ‘‘aman, Yasemin’’ diyorum. ‘‘Aman, sakın bayılayım deme. Yoksa, bütün trafik alt üst olur. Öyle büyük bir kaza olmaz, olmasına ama, sen yine de bayılma’’ diye tembihi basıyorum.
Dişlerimi birbirine kenetleyip bir an için gözlerimi kapatıp bütün suratımı sıkıyorum. Evet, iyi geldi. Sonra düşünmeye başlıyorum. Çünkü, trafik gitmiyor. Yürümüyor. Öylece duruyorsunuz. Yani anlayacağınız düşünmekten başka yapacak bir iş yok. Bir de üstelik tam önümde gitmekte olan arabanın açık camından bir el çıkıyor ve seri bir hareketle coca cola kutusunu pervasızca caddeye fırlatıyor.
Böyle bir sahne karşısında düşünmeyeceksiniz de ne yapacaksınız? Elbette yapılacak bir şey var. Arabanızdan çıkıp hazır trafik de durmuşken bir hamle, atılıp kırılası ellerinin cezasını vereceksiniz. Böylece kola kutularını caddeye fırlatmak neymiş görecek.
Fakat, elbette ki, böyle bir şey yapmıyorum. İçimden dehşetli bir biçimde istek duysam da irademi kullanıp duygularımı kontrol altına alıyorum. Ve sadece acı acı kornaya basmakla yetiniyorum.
Tabii anlamıyor. Durduk yerde benim niye öyle arabayı avaz avaz bağırttığımı anlaması mümkün değil. Acaba bir hata mı yaptım deyip arkasına bakıyor. Tabii ki, bir hata var fakat, onun sandığı gibi trafik hatası değil.
Aslında polisler bunun için de ceza kesmeli. Hem de caddeleri kirletme cezası, alkollü araç kullanma cezası kadar ağır olmalı. Madem ki, insanlar düşündüğünü uygulamakta bu kadar aciz ,o zaman uygulamak için mecbur bıraktırmakta yarar var.
Düşündüğünü uygulamak diyorum, çünkü eminim ki, o aracın, yani 34 BHE 39 plakalı arabanın sürücüsü ve yanındaki hanım, söz temizlikten açıldı mı, kimbilir anlatacak ne çok şeyleri vardır. Kimbilir, çöplüğe dönen İstanbul'un pisliğinden nasıl yakınacaklardır ve kimbilir ne çeşit çözümler getirip ‘‘.... böyle yapmak gerek’’ diyeceklerdir.
Temiz olmasına kendilerince pek de temiz olabilirler tabii. Arabalarını temiz tutmak uğruna ellerine geçen her şeyi caddeye attıklarına göre... Haa sadece kola kutusu değildi attıkları. Adam elindeki teneke kutuyu savurduktan bir süre sonra kadın buruşturduğu bir kağıdı umarsızca caddeye fırlatıverdi. Tabii benim de gözlerim yerinden fırladı.
Ve hemen şöyle düşündüm. Temizlik, temiz toplum laflarını bir kenara atacaksın. İnsanların önce ruhunu, sonra da kafasını temizleyeceksin. Böylece konuşmaya gerek kalmadan iyi bir temizlik yapılabilir, ve ortalık temiz tutulabilir, diyorum, yasemin'ce...
Paylaş