Nihayet dışarı çıktım. Ve ilk olarak gazeteye gittim. Hürriyet Gazetesi biliyorsunuz İkitelli'de.
Ben ise Kalamış'ta oturuyorum. Aradaki mesafe yaklaşık 35 kilometre. Şayet TEM yolundan gidersem 50 kilometreyi buluyor. Fakat ben trafik olsa bile kısa yolu seçiyorum. Malum kriz var.
Kendimi zorladım. Hiç dışarı çıkmak istemiyorum. Evde kendi kendimle olmak ve bilgisayarın başında vakit geçirmek bana iyi geliyor. Daha doğrusu o an öyle hissediyorum. Ve ne giyiniyorum, ne kendime özen göstermek adına bir şey yapıyorum...
Sadece tuhaf bir hal yaşıyorum. Ne kimseyi görmek istiyorum, ne de beni görsünler istiyorum. Aslında bunları bile şimdi, yazarken düşünüyorum. Çünkü, bu düşünceler bile yok. Aklıma takılan, endişe veren veya üzüntü bataklığında debelenen biri yok. Sanırım o dakika ben de yokum. Ve bu yokluk halini seviyorum. Veya iyice benimsedim ve çıkmak istemiyorum.
Ama aklım öyle demiyor. ''Dışarı çıkman gerek, Yasemin'' diyor. Ve nihayet çıktım. İstemeden çıktım. Arabayı çalıştırdım ve Kızıltoprak'a tam gelmiştim ki, (Nasıl geldiğimi bilmiyorum, araba yolu biliyor ve gidiyor) birden arabanın sesini duydum. Bilmediğim garip bir ses geliyordu. Sonra ekrana baktım. Yani arabanın göstergelerine. Sanırım kendimi çok fazla bilgisayara kaptırdım.
Göstergelerde hararet lambası yanıyordu ve biraz daha dikkatli kaputa baktığımda dumanlar yükseliyordu. Hemen durdum. Ardımdan hızla arabalar yaklaşıyordu. Hemen dörtlüleri yaktım.
Evet dışardaydım ve dışarı beni büyük bir hızla ele geçiriyordu. Dikkatimi dışarı yöneltmem için ne gerekiyorsa yapıyordu. Ben de dünyanın verdiği bu işaretleri ciddiye aldım ve dikiz aynasından arkaya dikkatle bakmaya başladım. Biraz sonra en arkada trafik lambaları yandı ve derhal geri gidip biraz ardımda kalan benzin istasyonuna girdim.
Zihnimin içinde Hürriyet belirdi. Tam da dışarı çıkmış ve gazeteye gitmeye niyetlenmiştim ki, olacak iş değildi bu yaşadım, diye düşünmeye başlamışken, istasyondan bir adam yardımıma geldi.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama çok uğraştılar ve nihayet gidebilirsin dediler. O sırada ne yapacağımı düşündüm. Saat bir hayli ilerlemişti. ''Ne olursa olsun gideceğim'' dedim. Çünkü niyet etmiştim. Üstelik bu kez uyur gezer halim tamamen geçmişti. Gaza bastım ve gazetedeyim.
Birden kendimi yakaladım. Uyuşuk ve isteksiz halim tamamen kaybolmuş ve gazetenin ortamında açığa çıkan enerji beni sarmıştı. Zaten bu enerjiyi daha benzin istasyonuna gelmek için hamle yaptığım sırada yakalamıştım ve bunu şu anda anlıyorum.
Dünya beni zorlayıcı bir durumla harekete geçirmişti. Şu an, arabamın problem çıkartmasına teşekkür ediyorum. Ayrıca neden böyle sorun yaşadığımı da biliyorum.
Benim isteksiz enerjim gitmemi, dışarı çıkıp hayatın içine karışmamı durdurmak için harekete geçmiş ve sorunlar çıkartmıştı. Fakat bu sorunlar aynı zamanda hayatın içine dikkatimi yöneltmeme yardımcı olmuştu.
İşte o dakika seçimimi yaptım. Zaten gazeteye gitmeye niyet etmiştim. Yani dışarı çıkmaya ve hayatın içine karışmaya niyetim vardı. Ama o dakikaya kadar alıştığım bir de halim vardı.
Niyetimi gerçekleştirdim ve gazeteye gelmeyi başardım. Bu sırada tüm sorunlarla başa çıkmak ve gazetedeki hızlı temponun açığa çıkardığı yaşam enerjisini yakaladım.
Kendimi yenilenmiş ve güçlü hissediyorum. Zaten yaşam enerjiyle alış-veriş içine girdiğiniz andan itibaren dünya ile, hayat ile güçlü bir bağlantı kuruyorsunuz ve kozmik enerjiyle bütünleşiyorsunuz diyorum, Yasemin'ce...