Paylaş
Geliştirdiğimiz medeniyetin kusurlarından biri insanı kendinden uzaklaştırması. Kendisinin dışında bulunan şeyleri anlamaya, öğrenmeye çalışırken kendini unutması. Sadece duydukları ve okuduklarını aklıyla değerlendirip anlamaya çalışıyor ve tabii anlayamıyor.
Halbuki doğanın parçalarından biri olan insan, diğer parçalarıyla da iletişim içinde bulunuyor. Fakat, kendisiyle iletişimini sağlayamadığı için diğerlerini de algılayabilmesi mümkün olamıyor. Diğerleri dediğim şey ise, bulunduğu yerde etrafındaki her şey. İnsanlar, hayvanlar, olaylar, çevremizdeki her şey.
Evet. Etrafımızda bulunan her şeyle bedenimiz iletişim içinde. Şayet biz bedenimizle iletişim içine girmeyi başarabilirsek, etrafımızda bulunan her şeyle de doğrudan iletişim içinde bulunabiliriz. Bedenimizin aracılığı ile kendimizin dışında bulunan her şeyi anlayabiliriz ve böylece doğru davranabiliriz. Ne yapmamız gerektiğini, nerede olmamız gerektiğini, kendimizi en fazla sağlıklı ve keyifli hale nasıl getireceğimizi biliriz.
Ne yazık ki insan, bütün bunları anlayabilmek için çok büyük bir gayret göstermek zorunda kalıyor ve el yordamıyla anlamaya çalışıyor. Çünkü, kendisiyle iletişimi zayıflamış, hatta yok olmuş durumda. Tabii bunun sonucunda algılaması da zayıflamış bulunuyor. Anlayamıyor. Kendisinin dışındakileri tanıyabilmek için aramaya çıkıyor. Bilen birilerini araştırıyor, kendisine anlatsın diye. Çünkü biz, birilerinin anlattıklarını dinlemeye ve okuyup öğrenmeye alışmışız. Kendimizi dinlemeyi unutmuşuz.
Şayet yeniden kendimizi dinlemeyi ve iletişim kurmayı öğrenirsek, pratik hayatımızı kolaylaştırabilir, başarılı ve sağlıklı olabiliriz diyorum, Yasemin'ce...
Paylaş