Yeni başlangıçlar yapmak için güçlü arzuların uyanacağı bir gün. Ancak isteklerin ortaya konması pek kolay olmayabilir.
Özellikle belirli bir konu hakkında çok çeşitli isteklerin uyanması kararsızlıklara neden olabilir. Fakat Satürn’ün uyumlu etkisi sabır ve disiplin sağlayacak. Parasal konulara yönelik endişeler duyulsa bile bunları yansıtmayıp kararlı çalışmalar ortaya konulacak. Günün ilk yarısı duygular baskın olurken ikinci yarısı akıl ve mantık öne çıkacak.
Apollon tapınağında gösteri
Binlerce yıl sonra Apollon Tapınağı ilginç bir gösteriye sahne oldu. ‘Niobe’nin gözyaşları’ ve ‘Büyük İskender’in İzmir rüyası’nı canlandıran oyuncular antik kıyafetler içinde tapınağın kalıntıları arasında son derece ilginç bir gösteri sundular.
Fakat daha ilginci gösteriyi izlemeye gelenlerin çeşitliliği idi. Ve benim dikkatimi çocuklar çekti. Çocukların burada bulunması zihnimin binlerce yıl gerilere Klaros’un yaşadığı zamanlara gitmesine neden oldu.
Acaba o zamanlar tapınağa gelirken çocuklarını yanlarında getiriyorlar mıydı?
Derinleşen zihnimde görüntüler canlandı. Kadınlı, erkekli heyecanlı bir kalabalık ellerinde meşalelerle tapınağa doğru ilerliyorlar... Birden aralarında küçük çocukların da bulunduğu ve onların önemli bir toplantıya kabul edilmiş olmanın sorumluluğunu taşıyan bir edayla sessizce yürüdüklerini görüyorum.
Çocuklar çok önemli. Şimdi burada yapılacak olan töreni izlemeleri çok önemli. Öğrenmek için ve sonra büyüdükleri zaman uygulayabilmeleri için büyüklerle birlikte olmaları gerekiyor.
Zihnim tekrar bulunduğumuz çağa geri dönüyor ve annelerin kucağındaki çocuklara bakıyorum. Çocuksu bakışların ardındaki bilgiyi görüyorum. Bu bilginin ortaya çıkabilmesi annelerine bağlı.
Dolunay arkamızdaki dağların üzerinde yükseliyor. Gösterinin yapıldığı tapınağın aydınlatılması zayıf olduğu için Ay üzerimizde bütün ihtişamıyla parlıyor.
Etrafta fotoğraf çekmek için ışığın yetersiz olmasından yakınanlar var ama ben çok memnunum. İyi ki, aydınlatma zayıf diye düşünüyorum. Böylece Ay ışığında Klaros hayal gücünü tetikliyor.
Yunanlı iki müzisyenin yaptığı Antik Müzik, beni benden uzaklaştırıyor ve Antik Dönemin büyülü atmosferine doğru çekiyor.
Ay, dağların üzerinde yükselirken ben de bulunduğum yerden uzaklaşıyorum. İleride belli belirsiz seçilen basamakları andıran taşların bulunduğu yere doğru gidiyorum. Gösteriyi izleyen kalabalık arkamda kalıyor.
Gökyüzünde parlayan Ay’a bakıyorum. Kulaklarımda iki Yunanlı’nın yaptığı müzik çınlıyor. Şimdiye kadar bilmediğim başka bir duygu uyanıyor içimde. Bulunduğum zamanı ve mekanı unutuyorum. Ay ışında büyüyen gölgelerin içine bakıyorum. Gölgelerin arasında sanki beni izleyenler varmış gibi hayaller görüyorum ve heyecanlanıyorum.
Gözlerimi kapatıyorum ve müziğin beni içine çekmesi için kendimi bırakıyorum. Artık düşünce yok, hayal yok, ben yokum. Sadece müzik var.
Sonra bir ürpertiyle kendime geliyorum. Serin esen rüzgarın tenimde dolaşması içimi ürpertiyor. Oturduğum yerden kalkıp izleyicilerin izleyicilerin arasına karışıyorum.