Bugün anne, yaşlı kişiler veya otoritenin baskısı hissedilecek. Düşüncelerin ortaya konulmasını zorlaştıran olaylar karşısında sabırlı davranmak gereken bir gün. Yazılı anlaşmalar, sözleşmeler yaparken duygusal baskılar olabilir.
İletişim araçları, halkla ilişkiler ve benzeri konularda ortaya çıkabilecek karışıklıklar düşüncelerin ve kararların aniden değişmesine neden olabilir. Aynı zamanda karışıklıklar sonucunda yaratıcı fikirler ve ilginç çözümler dikkat çekici olacak.
Aşk ve isyanın şairi
‘Ne kadınlar sevdim zaten yoktular’ diyen Atilla İlhan son dönemlerde bir aşk şairi olarak karşımıza çıkıyorsa da aslında öylesine güçlü bir kalem ki, savaşı da isyanı da aşkı da aynı lezzette anlatıyor.
Mesela ‘Hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün’ derken
‘Alsancak Garı’na devrildiler
gece garın saati bela çiçeği
hiçbir şeyin farkında değildiler
kalleş bir titreme aldı erkeği
elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler
çantasını karısı taşıyordu’ diyebiliyor.
Peki bütün bunları nasıl yapabiliyor. Bir tarafta derinden hissedilen aşkın derecesini anlatan ‘hatıralara ihtiyaç yok hatırlamak için derken öte yandan farkında olmadan yaşayanların ızdırabını dile getiren ‘Bela Çiçeği’ni yazıyor. Aşkı tarif ederken isyanı da tarif ediyor. Hem de bambaşka...
Geçmişin birikimini geleceğe ulaştırma noktasında, tam da geçiş döneminin belirgin çizgisinin üzerinde durup duyguların derin, duruşun naif olması gerektiğini hatırlatan şair benim gelişim sürecimin başlangıcında tanıştığım ve etkilendiğim şahsiyetlerden biri.
Tanışmaktan kastım şiirleriyle karşılaşmaktır pek tabii. Ve bu karşılaşma beni derinden etkilemiştir. Hatta o yıllarda şiir denemelerinde bulunmama bile neden olmuştur.
Şiirlerini okuyup ‘Ben de yazabilirim’ dediğim zaman çevremdeki herkes ‘Yaz, yazmalısın’ şeklinde büyük bir destek vermişlerdi. Tabii yazdıklarımı gördükten sonra ama benim için yazmak hiç de kolay değildi. Yani Atilla İlhan’ın şiirlerini okuyup öylesine kolay deyip sonra da hiç kolay olmadığını anlamıştım. Atilla İlhan’ın şiirleri kolay geliyordu. Gözlerinizden içeri girip beyninizin kıvrımlarında dolaştıktan sonra yüreğinize akıyor ve bunu öylesine kolay, hiç zorlamadan yapıyor ki, ben de yazabilirim duygusunu uyandırıyor.
Sonra hiç de öyle olmadığını anlıyorsunuz. Daha doğrusu 13-14 yaşlarınızı sürdüğünüz sırada böyle diyorsunuz. Bir de üstüne Faruk Nafiz ve Necip Fazıl ile tanışınca şiir yazmaktan tamamen vazgeçtim. Bir kere öğrenmiştim. Sonra da ‘Daha iyisi yapılamaz duygusu uyandıran’ şiirleri okuyunca hiç düşünmeden vazgeçiyorsunuz ya da o zamanlar daha çocuk denilecek yaştaydım ve vazgeçmiştim. Ama Atilla İlhan sanki, ‘Yapabilirsin!’ diyordu. Böylece şiir denemelerim oldu. Sonra da yazmak için içimde dayanılmaz arzular belirdi. İşte bütün bu arzuları uyandırdığından dolayı Atilla İlhan benim için çok özel birdir. Ve özel birini kaybetmişliğin acısını hissediyorum şu an. Türkiye ise, çok önemli ve değerli şahsiyetlerden birini kaybetti.