Son dört bin yıldır tüm toplumlar kendi yapıları içerisinde "Gerçek erkek nasıl olmalıdır" sorusuna cevap arıyor.
Cevaplar da aşağı yukarı aynı. Erkek dediğin güçlü, sert, doğaya ve duygularına hakim...
Uyum sağlamak, gelişmek, değişmek gibi kavramlarsa ise erkeklik sözlüğüne alınmayan kavramlar.
Erkekler bu tür ’kadınsı’ duygulara direndiler. Şu anda hálá direnenler var ve bunalımın kaynağı da işte bu nokta.
Fakat, bu durum tarih boyunca böyle değildi. Mitoloji ve efsanelerin anlattığı tarih, bu tanımdan daha farklı. Dünyanın her tarafında, Tanrıça ve oğul-aşıktan bahseder.
Tanrıça isimden isime, kılıktan kılığa girer ama kültürler farklı olsa da hikayenin özü aynıdır. Anafikir Tabiat Ana’nın gücü, hayatın kaynağı olan kadın doğasıdır. Pan, Diyonisos, ağaçların kralı Yeşil Adam, hep ana tanrıçayla aşk yaşarlar.
Kadınsı ve erkeksi elementler (Doğa Ruhları) kutsal bir cinsel ayinle bir araya gelir. Böylece yaşam döngüsü ve doğanın dengesi sağlanmış olur.
Erkek, hayatın tadını çıkaran, gülen, vahşi ve kadına dair her şeye tapan bir figür.
Kadın, damarlarında ateş ve cinsellik dolaşan, vücudunda cinsel enerjiyle birlikte hayat enerjisi saçan bir varlık ve baş tanrıçanın bir parçası. Erkeğin enerjisinin kaynağı ise, kadında gizli.
Tanrı ile tanrıçanın kutsal birleşmesi de bu bütünlüğü simgeler. Bu üreyen ve artan bir aşktır. Berekettir. Biz ölümlüler de bu aşkı keşfederek, aslımıza döneriz ve ancak bu şekilde Tanrı ve Tanrıça oluruz.
Zaman içinde, bu mit tıpkı insanlar gibi değişime uğrar. Doğa, insanın karşısında duran, onu yok etmeye çalışan bir güç olarak kabul edilir.
Doğaya karşı duyulan bu korkuyla karışık nefret, kadın imajında vücut bulur. Tanrıça artık şeytandır, canavardır, yaratıktır, yılandır... Onu seven erkeğin ölümüne, mahvına, şerefini kaybetmesine neden olur. Kadınla birlikte, cinsellik de "Şeytani güç" olarak ilan edilir.
Bu durum anaerkil toplumdan nasıl ataerkil topluma geçildiğini özetler. Tanrılar dünyasında kadınlar, daha küçük görülür ve yavaş yavaş ya sahneden ayrılırlar ya da kılık değiştirirler. Egemenlik tanrıların elindedir. Sonunda da geriye bir tek erkek tanrı kalır.
Mitolojiler kutuplar üzerine kurulmuştur. Karanlık-aydınlık; iyi-kötü; şeytan-melek; kadın-erkek.
Zaman içinde zıt kutuplar arasındaki güç değişiklikleri, tarihi ve toplumları yorumlayabilmemizi sağlıyor.
Değişim zamanı
Duygusal baskı yaratan durumlar meydana gelebilir. Mars’ın tetiklediği Pluto büyük değişimlerin habercisi. Özellikle güç savaşlarını işaret eden bu etki, derinden etkileyici ve değiştirici olayların hazırlandığını gösteriyor. Fakat Venüs’ün Balık Burcunda dolaşmaya başlamış olması güzel duyguların açığa çıkacağını ve şiddetli duyguların yatıştırılabileceğini işaret ediyor. Ancak düşünce ve isteklerin sert bir biçimde ortaya çıkması mümkün.