Paylaş
Kadın erkek ve aşk
Ataerkilliğin Doğuşu
Mitler, göçebe güçlerin ziraaetle uğraşan kavimlere nası baskın çıktıklarını anlatır. Tarımla uğraşan toplumlar ki bunlar doğayla içiçe oldukları için Tanrıça figürü ön plandadır, dolayısıyla anaerkildirler. Ancak, savaşçı ataerkil kavimler karşısında güçsüz kalırlar. Ataerkil, göçebe kavimler, büyüyü, koruma, cinsel güç gibi kadınsı kavramları küçük görürler. Buna bağlı olarak kadın da toplumda daha pasif ve edilgen hale gelir. Evet, toplumda kadınlar gittikçe köleleşmeye başlar fakat erkekler de köleleşmektedir. Onlar da kendi yarattıkları kodların, kuralların, imgelerin kölesi olurlar.
Cinsel Korku
Ataerkil mitolojiler kadın korkusunun özellikle de kadının cinselliğine duyulan korkunun örnekleriyle doludur. Havva, yasak elmayı yer ve cinselliğini kullanarak Adem'in de aynı günahı işlemesine sebep olur. Sonuçta cennetten kovulurlar. Havva'ya duyduğu aşk Adem'in cennetten kovulmasına, ölümlü olmasına, ekmeğini kazanmak için çalışmasına mal olmuştur. Aşık olan erkek mahvolmaya mahkumdur. Kadından, duygulardan, en önemlisi de aşktan uzak durmak gerekir. Dolayısıyla, tarihin akışı içerisinde aşka karşı 'Aaterkil' bir bakış açısı gelişir. Erkek aşktan, seksten, kadınlardan uzak durmalı, duygularını kontrol etmelidir. Cinsel arzularından ve aşkın içinde kaybolmaktan korkar.
Mitolojnin, kadın seven eğlence düşkünü 'boynuzlu' tanrıları; Diyonisos ve Pan gibi tanrılar artık, şeytani bir anlam kazanır. Bundan böyle kutsal birleşme değil, cinselliğe sırt çevirmek, güç, yalnızlık kutsanmaktadır.
Ataerkil düşünçe yapısı gelişip yayıldıkça, kadın ve erkek arasındaki uçurum da derinleşir. Sömürge sisteminin dolayısıyla ataerkil yapının en parlak dönemlerini yaşadığı Viktorya çağı, tüm zenginliğe ve teknolojik gelişmelere rağmen, Ortaçağı aratmayacak cinsel tabularla doludur.
Kadın orgazmı gibi birşeyin lafı bile olmaz. Kadınlar cinsellikten zevk almak üzere değil, cinselliğe katlanmak üzere yetiştirilirler. Zevk çirkin, şeytani ve ilkeldir.
Karı koca dahi birbirini çıplak göremez. Bu baskılar kendisini, tırmanan alkolizm, şiddetli geçimsizlik, ruhsal sorunlar, ve şiddet olarak açığa çıkarır.
Cinselliğin reddedilmesiyle insanoğlu kendisinin bir parçasını da reddeder. Şeytani dediği güç, doğasının bir parçasıdır. Böylece erkekler kadınlarla birlikte kendi kendilerine de gizli bir savaş açmış olur.
Kadınlar için de bu durum yani erkeğin cinsel gücü, doğurmak adına katlanılan birşey haline gelmiştir. Ruhanilikle cinselliğin ayrılması, ruhla beden, duyguyla düşünce arasında bir kopuşa neden olur. Böylece yaşam döngüsünün dengesi bozulmuştur.
Sonuç, maddenin ön plana çıktığı ruhun gücünü kaybettiği bir dünyadır. Bu dünyada neredeyse silahlar bile susar, para konuşur. Erkek gücünün sembolü, kapital olmuştur.
(Sürecek)
Paylaş