TRT’de yayınlanan Kuşak Farkı programında Oral Çalışlar’ın verdiği rakamlar beni gerçekten şaşırttı.
Türkiye’de gayrimenkullerin sadece yüzde 4’ü kadınınmış. Yüzde 96’sı ise erkeğin... Şaşırmamın nedeni, “erkek”in gayrimenkul gücü değil elbette. O zaten kendinden menkul... Ama aradaki farkın bu kadar büyük, uçurumun bu kadar derin olduğunu tahmin etmiyordum doğrusu. * * * Gerçek hayat, hayatın içinden somut veriler, bazı erkek egemen deyimlerin, atasözlerinin raf ömrünü de dolduruyor artık. Mesela “Yuvayı dişi kuşu yapar” meselesi... En iyimser yorumuyla, bir “ev”i “yuva” haline getiren kadındır diyor atasözü. Ama 100 “yuva”dan sadece 4’ü kadının mülkiyetinde... * * * Fellini’nin Amarcord filminde, aşağıdaki tiradıyla klasikleşen duvarcı kalfası Bobo’nun kulakları çınlasın: “Dedem duvarcıydı, tuğla örerdi Babam da tuğla örerdi Ben de tuğla örüyorum Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce tuğla Tuğla dağları, tepeleri... Yaşasın tuğlalar Ama benim hala evim yok...” * * * Ninem iyi bir dişi kuştu, yuva yapardı. Annem de öyle... Teyzem, halam, ablam da... Ama hiçbirimizin “ev”i yok. * * * Evet, biri birinin yuvasını yapıyor ama, “ata”sözlerindeki gibi değil.