Yolcu otobüsü de kayığa çarpmıştı

“KAYIKLA otobüs çarpıştı”.

Haberin Devamı

Espri gibi gelen bu cümle, trajik bir haberin başlığıydı aslında...

Karadeniz’de küçücük ekmek teknelerini, kayıklarını başının üstüne alıp yoldan karşıya geçmeye, denize ulaşmaya çalışan iki kişi otobüsün altında kalmıştı.

Yanlış hatırlamıyorsam, kayığı taşıyanlardan birisi hayatını kaybetmişti bu tuhaf ama acı kazada...

* * *

Bir diğer trajik “çarpma” haberi de Sahra Çölü’nden gelmişti.

Uçsuz bucaksız çölün ortasında, tek başına yaşıyordu Tenere Ağacı.

Dünyanın en yalnız ağacıydı... Akasyaydı üstelik.

Tenere Ağacı’na en yakın ağaç, 400 kilometre uzaktaydı. Ankara ile İstanbul’u içine alan bir daire düşünün, o geniş alandaki tek ağaçtı...

Yıllar boyu Nijer’deki o bölgeden geçen kervanlar için, Düş Hekimi Yalçın Ergir’in deyimiyle “canlı bir deniz feneri”ydi.

Haberin Devamı

Develer bile dallarına dokunmaz, yapraklarını yemezdi.

Yıllar boyu bilimadamları araştırdı ve tarih öncesi bir ormandan kalan son ağaç olduğunu düşündüler.

Üç metre boyundaki ağacın kökleri, 36 metre derine iniyordu “can” bulabilmek için.

Kırk yıl önce, o koskoca çölde Libyalı bir kamyon şoförü çarptı ağaca...

Dibinden kırıldı akasya, öldü.

Ölü ağacı taşıyıp, Nijer Ulusal Müzesi’ne koydular.

Evet, müzeye...

Sadece gövdesiyle değil, hayatı, hikayesiyle de varolduğu için.

* * *

Şehir efsanesi, kuşaktan kuşağa bir masal gibi hikayesi süren böylesi olayların ardından dün ray üstünde iki haberle başladık güne...

Biri, siftah yapan Marmaray’dan... Elektrik kesintisi nedeniyle yolcular Marmaray’dan inmek ve tüneli yürüyerek geçmek zorunda kaldı.

İki arıza daha oldu; demiryolları bu arızaların aşırı yoğunluktan ve meraklı yolcuların “acil durum butonu”na basmasından kaynaklandığını açıkladı.

Ardından Ankaray’a Emek Mahallesi’nde bir iş makinesi çarptı.

İş makineleri Ankaray’ın Emek durağı yakınındaki su ana hat borusunda meydana gelen patlama nedeniyle oradaydı.

Biri gitti, metroya çarptı.

Olur mu, olur.

* * *

Bu arızaların, kazaların traji-komik bir anekdot olmaktan öte şimdilik bir hikayesi yok.

Ya da hikayeleri, vakayı adliyeden...

Ama hepsinin “çarpan” bir yönü var, hayata.

Yazarın Tüm Yazıları