ÖNCEKİ gün yayınlanan “Genç Nota ve genç kalmak” yazımın ardından bizi çok duygulandıran iletiler aldık.
Gönülden, gönlün müziği ile ilgili “müzikal” iletilerdi hepsi aslında. Kiminde gitarıyla tıp eğitimi arasında yaşamını ve hayallerini kurmaya çalışan bir gençle ailesinin duygu yüklü paylaşımı vardı. Kiminde ömrü boyunca gitar çalmayı hayal eden, ama türlü nedenlerle buna olanak bulamayan bir okurumuzun, yaşını almış ama müzikal hevesini hiç alamamış satırları... Bir okurumuz da ancak 49 yaşında ilk kez bir enstrümanı “biraz” öğrendiğini, ama öğrendiği kadarı ile artık orguyla çok iyi, hasret dolu zamanlar geçirdiğini yazmış.
Yarın “Ankara Hürriyet Genç Nota Liselerarası Müzik Yarışması”nın finali var. Ve o finalin perde/sahne arkasında sadece Genç Nota’ların müziği değil, onları genç yaşamlarında bir enstrümanla buluşturan olanak ya da olanaksızlıkların hikayeleri de var. Dört yıldır yaşadık bu öyküleri. Finale çoğunun aylardır hazırlandıklarını biliyoruz. Finalden önce son 24 saatlerini de... Kimini uyku tutmuyor. Kimi, seçtiği/seslendireceği parçanın bas partisyonlarını kimbilir kaçıncı kez geçiyor. Kimi geceyarısı, masasında parmaklarıyla trampetliyor aylardır çalıştığı davul solosunu...
Yarın Türkiye’nin en büyük sahnesinde, ATO Kongre Merkezi’nde seslendirecekler şarkılarını. Ve her yıl mırıldandığım Bob Dylan’ın Forever Young’ındaki gibi çıkacaklar basamakları: “Yıldızlara daya merdivenini bir bir tırman basamakları ve (ki) dilerim sonsuza kadar genç kalasın...”
“Kendi müziklerini gönüllerince yapan” bazı gençler ise, profesyonel jürinin eleme turlarındaki kararıyla, finalde sahne alamayacak. Olsun... Ne seçmelerde, ne finalde biraz geride kalmak üzmesin sizi. Kendinizi, müziğinizi, “kendi müziğinizi” ortaya koydunuz ya... Onun için sakın gönül koymayın, ne kendinize, ne başkasına... Bu, hayatınızın erken demlerinde, müzikal bir yol, bir basamak. Ki, sadece müzikal değil, -sonuç ne olursa olsun- gönülden gönüle bir yol... Yeter ki siz, “yıldızlara dayayın merdiveninizi”...