EYMİR Gölü ile ilgili yazımın ardından kurlarımızdan “aydınlatıcı” iletiler aldım.İsmi bende saklı iletileri paylaşmak istiyorum:
“Melih Gökçek, ODTÜ’nün Eymir gölünü sadece ODTÜ mensuplarının kullanımına açtığını ve kanunu çiğnediğini iddia ediyor. Ben bir ODTÜ mezunuyum. Uzun yıllar, Ankara Üniversitesi Su Sporları Klübü’nün bir üyesi olarak Mogan ve Eymir’de kürek çektim. Kısaca, bu iki gölün dününü de bugününü de çok iyi bildiğimi iddia edebilirim.
Eymir Gölü, halka açıktır. Giriş kapısından sadece otomobille girmek yasaktır. Ben kendimi bildim bileli de böyledir. Gökçek’den önce de böyleydi, hala da böyle. Bu uygulamanın nedeni, özellikle haftasonları içerde araçlardan yayalara yürüyecek yol kalmamasıdır. Ki, bence göl tamamen trafiğe kapatılmalıdır. Ama ODTÜ’lü büyüklerimize bu konuda birşey söyleyemiyoruz. Her ne kadar Eymir çevresi bakımsız görünse de, bunu ODTÜ’nün gölün doğallığına dokunmaması olarak yorumlamak gerekir. Zaman içinde kuruyan ağaçların olduğu bölgelerin yeniden ağaçlandırılması ODTÜ açısından doğru bir adım olacaktır. Göl çevresinde sadece 3 adet büfe, 1 adet restoran (Çobanoğlu) ve eskiden İsmet İnönü’nün evi olan bir ikinci restoran dışında yapılaşma yoktur. Bir de gelirinin büyük kısmı ODTÜ Kürek ve Su Sporları Klübüne ait olan Kayıkhane Restoran ile kayıkhane vardır. Büfelerin ve restoranların hepsinin işletmeleri, zamanında ODTÜ’ye emek vermiş güvenlik görevlisi, müstahdem gibi kişilere aittir ve muhtemelen bir dönem onlara emeklilik ikramiyesi gibi bir hediye olmuştur. ODTÜ istese göl çevresine dip dibe bir sürü büfe ve restoran yapar ve önemli bir gelir elde eder. Ancak, bu yapıların hepsi çok uzun yıllar önce yapılmış ve bunlara ek olarak hiçbir yapılaşmaya izin verilmemiştir. Göl ve çevresindeki orman arazisinin ODTÜ’de kalması, Ankara için önemli bir oksijen kaynağı olarak kalmasının da yoludur. Keşke Mogan gölü de bu anlayışta bir kuruma teslim edilse...” Yarın devam edeceğim...