Yalnız kalabalık

"YASAK Kitaplar Sergisi"ni 4 yıl önce gezmiştim.

Haberin Devamı

Bırakın, Marks'ı, Lenin'i, Mao'yu...

 

Sait Faik'ten Tolstoy'un Anna Karanina'sına, Shakespeare'den D.H. Lawrance'a, onlarca yazarın kitabı vardı sergide.

 

Attila İlhan'ın hemen her aşka dize veren "Böyle Bir Sevmek" kitabının çaprazında, Mao ve Che'nin "Gerilla Harbi"...

 

"Felsefenin Temel İlkeleri"nin yanında, Henry Miller'ın "edepsiz" Oğlak Dönencesi.

 

O da yasak, öbürü de...

 

Kimi ahlaken "aykırı", kimi fikren/fiilen.

 

Haberin Devamı

Kimi toplandı, topluca imha edildi.

 

Kimi özdenetimsel yakıldı, banyo sobalarında.

 

Ve elbette Nazım Hikmet'in kitapları.

 

Öyle ki, Müjdat Gezen ve Savaş Dinçel'in Çizgilerle Nazım Hikmet'i bile...

 

Yasak!

 

* * *

 

Daha geçen yıl Adana'da yaşadık.

 

Dünya Kadınlar Günü'nde Nazım'ın şiirini okuyan genç tutuklandı.

 

Örgüt propagandasından...

 

Bir yanda Kültür Bakanlığı'nın, devletin, "Bakın biz artık onlar gibi değiliz" babından -ibret için- sergilediği Yasak Kitaplar.

 

Öte yandan "yasak şiir" okuyan cezaevine.

 

* * *

 

Geçen akşam Fazıl Say erkana seslendirdi, Nazım Hikmet Oratoryosu'ndan bölümleri.

 

Haberin Devamı

Ondan önce Büyükşehir Belediye Meclisi, kerhen de olsa Nazım'ın isminin bir caddeye verilmesini kararlaştırdı.

 

Daha önce de vatandaşlık meselesi...

 

Yani, değişmez değil, değişir elbet.

 

Ve her değişim süreci, çelişkileri, hazımsızlıkları da içinde barındırır.

 

Bazen simgesel olur değişim, bazen de ite-kaka.

 

Nadiren, gönülden yani içselleştirerek...

 

Değişime direnmek, değişimi algılamamak, süregen mutsuzluğa, hırçınlığa, (iç) kavgaya, tek boyutluluğa, zihin kurumasına mahkum edebiliyor insanı.

 

O yalnız kalabalığa...

Yazarın Tüm Yazıları