Veriler bilimsel olmazsa bu mevzu çok su kaldırır

ANKARA 2. Su Muharebesi sürerken, Temmuz 2008’de Ankara Valiliği “kritik” bir uyarıyla devreye girdi. Büyükşehir Belediyesi’ne gönderdiği 2.5 sayfalık resmi yazıyla su muammasının aydınlatılmasını istedi. Yazıda su analiz raporlarını alamadıkları vurgulanıyordu:

Haberin Devamı

“2008 yılı itibariyle şebeke suyu hakkında herhangi bir raporu Sağlık Müdürlüğümüze bildirmediniz.
- Resmi bir yazıyla bu durumun tarafınıza bildirilmesine rağmen, sadece Mart ve Nisan aylarının analiz raporlarını gönderdiniz.
- Yönetmeliğe göre analizleri haftalık olarak bize ve tüketiciye bildirmek zorundasınız.
- Kurtboğazı, Çamlıdere ve Kızılırmak Kesikköprü baraj sularından belirli oranda karışımı yapılan şebeke suyundan alınan numunelerin analiz sonuçlarındaki oranların dönem dönem değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir.
- Bu itibarla Kurtboğazı baraj suyunun da bitmesi durumunda karışım yapılacak su kalmaması riski olabileceği görülmüştür.
- Bu nedenle “karışım oranlarının” haftalık analiz sonuçları ile birlikte Müdürlüğümüze bildirilmesi gerekmektedir.
Bilgilerinizi ve gereğini önemle rica ederim”
Veriler bilimsel olmazsa bu mevzu çok su kaldırır
Valiliğin resmi uyarısı, Ankara Hürriyet’te 9 Ağustos 2008'de yayınlandığı gün Büyükşehir Belediyesi yazılı açıklama yaptı:
“Bu konuda inceleme ve açıklamayı yapacak üst görevdeki teknik elemanlar hafta tatilinde olduğu için teknik ve ayrıntılı açıklamalar hafta başında (Yani 11 Ağustos) yapılacaktır” denildi. Ama günlerce "askıda" kaldı.
Böyle önemli bir konu, hafta tatiline girebiliyordu demek...
* * *
Gelelim bugüne...
Su analiz raporları ASKİ’nin resmi web sayfasında, ilçelere göre yayınlanıyor.
İlçelere göre iki ya da üç günde bir yayınlanan analizlerde değerler normal.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (THSK) tarafından yapılan su analizi de aynı yönde.
Ancak şebekeye verilen suyun paçallama oranları yok.
Kızılırmak suyunun diğer barajlarla ne ölçüde karıştırıldığı, kurak dönemlerde bu oranın ne olduğu belli değil.
* * *
Yağmurun yağmadığı dönemlerde, paçallamada Kızılırmak suyunun oranının artması, suyun tadını, kokusunu, rengini etkiliyor.
Tabi, analizdeki bazı oranları da...
Bunu Bakanı'ndan, Başkanı'na herkes kabul ediyor zaten.
Önemli olan, suyun paçallandığı günlerde değerlerin standartların üzerine çıkıp, çıkmadığı...
* * *
Gündeme getirilen diğer soru işareti de, su analizlerini Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı ASKİ’nin yapması.
Yani sudan sorumlu olan da ASKİ, denetleyen de kendisi...
Suyu akredite laboratuvarlar denetleyebiliyor.
Türkiye Akreditasyon Kurumu’nun (TÜRKAK) akredite ettiği kuruluş da ASKİ.
* * *
Ancak...
Suyla ilgili iddialar, ortada objektif, kabul gören, akredite başka bir laboratuvarın somut analiz raporu olmadığı takdirde sonuç getirmiyor.
Getirdiği başka sonuçları görüyoruz.
Tartışmalar polemiğe dönüşüyor, o karambolde biri gol attı mı...
İbre o tarafa dönüyor.
Bu işi tadarak, koklayarak, suya karşıdan bakarak çözecek halimiz de yok.
Öyle seyrediyoruz tartışmaları.
* * *
Ayrıca suyun sağlıklı olmasıyla, kaliteli olması arasındaki nüansı da hesaba katmak şart.
İçme suyunun sağlıklı olması, aynı oranda tadıyla, rengiyle, sertlik derecesiyle kaliteli olması anlamına gelmiyor.
Normal sınırlar içindeki sülfat, tadı, rengi, kokuyu olumsuz etkileyebiliyor.
Tersi de geçerli.
Kokusuz, renksiz görünen bir suyun arsenik değeri, -Yedi yıl önce İzmir örneğindeki gibi- uluslararası kabul edilen oranların çok üstünde, yani sağlıksız olabiliyor.
* * *
Uzun lafın kısası...
Su tartışılacaksa, eldeki veriler, dokümanlar bilimsel, geçerli, somut olmak zorunda.
Artık üniversite mi olur, uluslararası bir kuruluş mu... Bilmiyorum.
Yoksa kürek boşa çekiliyor.
Mevzu da, gördüğünüz gibi epey su kaldırıyor.
Biri "Su gibi ömrün olsun" dese mesela...
İyi bir şey mi diyor, kötü bir şey mi...
Öyle bakıyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları