Yarından başlayarak, Eskişehir Hürriyet Gazetesi’ni de hem tecrübeli, hem genç isimlerin bütünleştiği yeni bir ekiple çıkartacağız. Ankara Eskişehir’e, Eskişehir de Ankara’ya daha da komşu, daha da yakın olacak. Yakın derken zaten Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile zaten arada “uzaklık” kalmadı. * * * Otomobille gittiğim Eskişehir’den hızlı tren ile döndüm. Trene binerken ilk dikkatimi çeken YHT kısaltması oldu. Tersten okununca THY oluyor ki, hoş, hatta yerinde bir rastlantı... Çünkü tren, yolunu bulduğunda gerçekten hızlı. Herşey düzenlendiğinde yolculuk süresi 15 dakika daha azalacak. Uçaklar kadar rötar yapmaması da, bir başka avantaj... Hem içindeyken rötar yaparsa, bunalıp aşağı inme imkanı da var! * * * Yolculuğun sürat nedeniyle sarsıntılı olacağını bekliyordum. Ama hiç olmadı. Gazeteyi, kitabı rahat, tertemiz bir ortamda yolculuk süresince “göz ayarı” yapmadan okumak mümkün. Trende ücretli çay, kahve, meşrubat, bisküvi, kek servisi yapılıyor. Restoranına da gittim ve tek hayalkırıklığımı orada yaşadım. Elbette, 1.5 saatlik bir yolculukta, Orient-Express mönüsü beklemiyordum. Ama köftesi hazır hamburger, hazır pizza, tavuk dışında sandviç, tost gibi atıştırmalıkların olmaması bir eksiklik gibi geldi bana. Üstelik mönüde, tost, sandviç, puaça vb... çeşitlerin yazılı olmasına rağmen... Ama dediğim gibi, çok da şart bir durum değil kısa bir yolculuk için. * * * Tren Ankara’ya vardığında ise herkesi gülümseten bir anons duyuldu. Duran trenden yolcular inerken, o standart kadın sesi hoparlörden şu anonsu yaptı: “Trenimiz Ankara’ya yaklaşmaktadır...” Kayıt tuşu ya da otomatıyla ilgili bir zamanlama sorunu olsa gerek. * * * Dün ben de o “7 bin” kişiden birisi oldum. Malum, YHT’den sonra Eskişehir’e ortalama günlük yolcu sayısı 7 bine ulaştı. Daha önce bu sayının 500’ün altında olduğu düşünülürse, hızlı, güvenli, konforlu ve ekonomik bir ulaşım seçeneğinin turizme, kentlere katkısı ray üstünde de kanıtlanıyor.