Paylaş
Bir sanat eserine bakarken, gözlerini kısan o tahammülsüzlüğü...
Ve en çok heykellere yönelik vandalizm içimi acıtır.
İster, bir kent vandalı olsun, Konur Sokak'taki heykelin kafasını kıran.
İsterse, o heykeli vinçle söktürüp, hurda deposunda müebbet sürgüne yollayan, doğanın tahribine bırakan bir yetkili.
Fark etmez...
* * *
Gençlik Parkı'ndaki heykellerin akıbeti, ne olacağı meçhul.
Tandoğan'daki Su Perileri heykeli ise hala sürgünde.
Bu kentin son 15 yıllık tarihinde, "müstehcen" bulunularak tükürüldü heykellere.
Nazım Hikmet Heykeli'nin sökülmesi ise, güç yetmeyince, seçim vaadi olarak geçti kayda.
Son "vaka" ise, Kemer'de yaşandı.
Kemer'in eski CHP'li, yeni MHP'li Başkanı Mustafa Gül, "Aşk Yağmuru" heykelini söktü, attı.
O da aynı gerekçeyle:
"Heykel müstehcen..."
Hani argo deyişle, "taş gibi" olduğu için, söküp atıyorlar heykelleri!
Bahanesi de zaten taş gibiydi Başkan Gül'ün:
"Vatandaşlar geldi, sökmezsek heykeli taşlayacaklarmış..."
* * *
İnsanın heykelle kavgası, böyle sürerken.
Ve Ankara, arşivlerde Heykelle Savaş Başkenti olmuşken...
Çankaya Belediyesi, ayağının tozuyla, bu sabık coğrafyada barışa imza attı.
Uluslarası Ahşap Heykel Festivali ile...
Sakarya Yaya Bölgesi'nde, 15 Haziran'da başlıyor.
Çok önemli bir yönü daha var etkinliğin.
Değirmendere'de 15 yıl kesintisiz süren bir etkinlikti Ahşap Heykel Sempozyumu.
Önce deprem vurdu, suya gömüldü heykeller.
İkinci darbe hükümetten geldi.
O mahut yasal manevrayla, Değirmendere "belediyesi"ni yok ettiler.
Değirmendere ilçeyken, mahalle yapılıp Gölcük'e bağlandı.
Ve 15 yıldır süren heykel festivali, imkansızlıktan ortada kaldı.
İşte bu etkinliğe, geleneğe Çankaya Belediyesi kucak açtı.
Yani, sadece "heykelle barış" yapmadı.
Güvenli bir liman oldu artık, yaşam mücadelesi veren ahşap heykellere.
Yarın devam edeceğim.
Paylaş