Paylaş
ÇARŞAMBA günü yayınlanan “Takside tek başına” yazımın ardından, Ankara’yı gece-gündüz dolaşan taksici arkadaşlardan iletiler geldi.
Çoğunu, “Bir dokun bin ah işit” deyişiyle özetlemek olanaklı...
Direksiyonu kadar kalemine de hakim olduğunu düşündüğüm Cem Cavit Özcan’ın iletisini paylaşmak istiyorum:
“Bizler dört mevsimi, gece ve gündüzü birbirine bağlarız.
Kimi zaman sırtımızda tonlarca yük, kimi zamanda arkamıza aldığımız onlarca canla çıkarız yollara.
İnsan yükünün ağır sorumluluğu vardır hep omuzlarımızda, bunun için önemlidir.
Ebeveynler çocuklarını, çocuklar ise anne ve babalarını teslim ederler bizlere. Yaşanan tüm duygulara, hüzne ve keyfe ortak oluruz acıyı tercih etmesek de.
Bazen bir insan gelir dünyaya arka koltukta, böyle olmasını istemesek de...
***
İşte asfaltın efendileri olan bizlerin yaşantısından bir kesit. Bizler, bu mesleği yapanlar olarak çok sayıdayız. Belki de milyonlar...
İşte bunun farkında olanlar da zaman zaman bizleri dinler, görüşlerimize başvururlar. Ki bunu, en çok da siyasetçiler yapar.
Bir kamuoyu araştırması yapacak olsalar ilk önce şoförlerden başlarlar, onların görüşlerini alırlar. Belediye Başkanları, Bakanlar, Başbakanlar ziyaret eder meslek kuruluşlarımızı, dikkat çekerler ülkemizdeki şoförün yerine ve önemine.
Ama yine de yalnızız.
Tıpkı yazınızda bahsettiğiniz gibi inip gidenlerle, dinleyip gidenlerle hiçbir sorunumuz çözüme kavuşmaz.
Yine direksiyonumuzla, kliması olup da bu sıcaklarda klimasını açamadığımız araçlarımızla, pahalı akaryakıtımızla, el yakan yedek parçamızla, olmayan sosyal hayatımızla, yine olmayan güvencemizle, başbaşa kalırız.
***
Oysa ki örgütlü bir mesleğimiz var.
Yurdun heryerinde biz şoförleri temsil eden meslek odalarımız ve üst kuruluşlarımız bulunuyor.
Ama yine de kendimizi dinletecek sorunlarımızı paylaşacağımız birilerini çoğu zaman bulamayız.
Sizin aracılığınızın yine bir serzenişte bulunmak isterim.
Yaklaşık beş ay önce meslek sorunlarımızı dile getirmek için bir üst kuruluşumuzdan randevu talebim olmuştu hala beklemekteyim.
Bunu da buradan tekrar duyurmak isterim...”
Özcan’ın satırları böyle...
Ekleyeceğim bir şey yok!
Paylaş