ÇUBUK Barajı tam 74 yıl önce bugün, 3 Kasım 1936’da açılmış.
Kimbilir kurdeleyi keserken nasıl sevinmiş, gururlanmışlardır bozkır kasabasından, hatta köy azmanından Başkent’e dönüştürülen Ankara’da. Biz ikincisine, Çubuk 2 keyfine yetiştik. Yüzüyorduk orada, inanmazsınız. Daha doğrusu... O keskin çelik soğukluğundaki suya, balıklama atlayıp, ortaokul çağındaki “delikanlılık” testini, suda kalabildiğimiz dakikalarla (yoksa saniye miydi) ölçüyorduk. Yeğenlerim Serdar-Hakan-Gülden ile... (Gülden hep delikanlı yeğendir, isminin suya dalan üçlemede yer alması kalem sürçmesi değil) Demet Abla da gelirdi arada ama, 12 Mart öncesinde ODTÜ Öğrenci Birliği Başkanı sevgilisi Cengiz Abi ile mitingden-forumdan fırsat buldukça... Nevale ise, babaanneden zeytinyağlı dolma, peynirli-kıymalı börek. Anneden fava, Rus salatası, sarımsaklı patates püresi, kuru köfte. Bazen güveçte köfte, bazen mangal... Patlıcan-biber kızartması. Ve torba dolusu francala. (Bilmeyenler için, odun fırınında yapılan, köşesi-kabuğu kuvvetli, içi dolgun, lezzeti olgun, el yakan ekmek diyelim)
Bazen direksiyonda, Amerikan dolmuşuyla Hanefi Amca, çokça station Skoda’sı ile Kaptan Enişte. Bazen de kamyonetiyle Yılmaz Abi, yanında yanık türküleriyle Safiye Abla. Gün ağarırken çıkardık yola... Belki, keşfettiğimiz ve her seferinde bizim “mekanımız” olan, salkım söğütlü dere kıyısını kazaya gelip başkası kapar diye. Belki, o günün keyfini mümkün olduğunca uzatmak için. Başka bir şehre gitmek gibiydi zaten, Çubuk 2... Varma sabırsızlığımız uzatırdı yolu. Ve şarkılar söylerdi sesi güzel akrabalar: “Dediler ki zamanla azalırmış sevgiler...”
Derdim akrabalarımı yazılamak değil. Zaten onların hikayeleri yazıya gelmez. Kendileri yazmadıkça... Ama bir mekan orada yaşayan insanlarla yaşar, hatta isimlenir. Bir yeri çok nüfusu nedeniyle kent değil “şehir” yapan, orada yaşayanların -akraba- hikayeleridir. Birbirlerine, mahalleye, şehre akraba halleri... Ankara’nın Başkent oluşunu kutluyoruz her yıl. Ben de bugün, Ankara’ya suyun gelişinin 74. yılını kutluyorum, kendimce... Çünkü su da, hayatın başkentidir.