BU kente akarsu her şeyden çok ve her şeyden önce yakışır.
Sadece Gölbaşı, Eymir gibi gölleri, Göksu gibi göletleri kastetmiyorum elbette... İçinden akarsu geçen, dere geçen bir başkenttir meramım. Dünya başkentlerinde örneği sık görülen bir şey yani... Ötesi Ankara adını verdiği “çay” dahil bu imkandan yoksun değil. Hatip, Çubuk çayları da var(dı)...
Yıllardır ilk kez bir adım atıldı. Sincan Belediye Başkanı Mustafa Tuna, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları sonucu çayın inşaat kısmının bittiğini, rekreasyon alanlarının da gelecek yıl biteceğini açıkladı. Çay’ın dip çamuru alındı, çevresindeki pislik temizlenirken yatağı da genişletildi. Yine de uzun bir yol var, bu çalışmaların tüm kente kazandırılabilmesi için.
Sincan’dan Keçiören’e gelirsek... Keçiören de bu projeyi bekliyor. İki yıl önce Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ile sohbetimizde gündeme gelmişti Ankara Çayı. Başkan Ak, sandalla gezilebilen, balıkların yüzdüğü, çevresinde restoranlar, tesisler olan bir kent nehri hayal ediyordu. Bunun için de “Porsuk Çayı Modeli”ni örnek aldığını, içtenlikle söylüyordu. Eskişehir’e gideceğini ve Başkan Yılmaz Büyükerşen’le görüşeceğini de vurgulamıştı. Ardından da Ankara Çayı için kolları sıvayacağını...
Ak mütevazı kişiliğiyle, bu konunun haber ya da yazı konusu yapılmasını da yadırgadığını söylemişti o günlerde: “Yapılan başarılı bir uygulamayı örnek almak son derece olağan bir durum. Uygulamayı başka partiden bir başkanın yapması, ‘örnek’ olmasını ortadan kaldırmaz.”
Ama biz o dönem de haber yaptık Başkan Ak’ın bu hayalini, şimdi de yazıyorum umutla... Çünkü Keçiören’in de bu konuda kuvvetli bir desteğe ihtiyacı vardır. Sincan’daki kuvvetli adımın ardından sıra Keçiören’dedir. Başkent’te “su” henüz tümüyle ölmemişken...