Paylaş
Kalecik'te bir grup köylü, "Şaraplık üzüm yetiştirmek günah" diyerek ayağa kalkmıştı.
Ama bir avuç öncü Kalecikli, bir şarap fabrikasıyla anlaştı.
Kısa sürede öngörülerinin karşılığını aldılar.
Diğer köylüler kurak zamanlarda bire biri zor veren tarlaları sürerken, onlar bire bin veren bağları yarattılar.
Ardından kurak tarlalar, yemyeşil bağlara dönüştü.
Bir zamanlar sürekli göç veren Kalecik'te, şarap üretimi nedeniyle tersine göç başladı.
Ekonomisi değişti ilçenin.
Dünyada sadece o yörede yetişen Kalecik Karası üzümleri, yani şarabı sayesinde.
Sadece şarap geliri 8.3 milyon YTL.
Gelecek yıla iki katına çıkması öngörülüyor.
* * *
Sosyolojik bir değişimin de örneği Kalecik.
Halkın çoğunun Başkent'te evleri var.
Şarap sadece gelir değil, bir tarz da getirmiş.
Örneğin Kalecik Belediye Başkanı Orhan Benli'nin stili.
"AKP'liyim ama şarap da içerim, rakı da içerim” diyor.
Ve ekliyor:
"İster İsrailli olsun, ister Yunanlı tüm yabancı yatırımcılara kapımız açık."
Benli'nin bu stilini takdir etmek bir yana, AKP'nin tüzüğüne alınmalı açıklamaları.
Partililere temel okuma metni olarak.
* * *
Kalecik Ankara'ya sadece 60 kilometre uzakta.
Başkent'e bakıyorum.
Cinnah'taki alt geçit çalışmaları sürerken, karşımızdaki büfenin içki ruhsatı da gömüldü o hengamede.
Punduna getirildi.
Bazı semtlerde içki satan büfe bulmak bile zor.
AKP'li belediyelerin tesislerinde, rekraasyon alanlarında bira bile yasak.
Bu da bir stil.
Charles Bukowski'nin çok sevdiğim bir sözü geliyor yine aklıma:
"Saçma sapan şeyleri bir "stil" haline getirmek tehlikelidir.
Tehlikeli şeyleri stil ile yapmak ise sanattır."
Paylaş