Siz kimseniz?

Hayvancıklar da en azından iyi-kötü doyacağı, ayaza karşı barınacağı yerlere dağıtıldı.

* * *

Zaten hep dağıtıyoruz, kovalıyoruz hayvanları sağa-sola...
Köpekleri kovalıyoruz sokaklardan.
Sitelerden kedileri kovalıyoruz. Hani sesleriyle o derin uykunuzu bölen kedileri...
Kara kışta arabanızın sıcak kaputuna uzanıp da, koruyucu cilanızı örseleyen.
Hani o nankör, o aç gözlü, kedileri kovalıyoruz.

* * *

Balkonlarda “gak guk” eden güvercinleri...
Sevişen kumruları.
O zıp zıp serçeleri kovalıyoruz, pisliyorlar diye...
Ama boşa çaba, az bekleyin yeter.
Hepsi gidecekler zaten.
Balkonunuza yörünge çizen kırlangıçlar. yine göç edecekler yarattığınız cehennetlerden.
Ve bir gün bakacacaksınız, dönmemişler...
Kuğulu Park’ın kuğuları, paytak ördekler sonra.
Yuvası sanayi bacası olan leylekler.
Gidecek.
Ve asla dönmeyecekler.

* * *

Nasıl artık sadece yazlıkta görülebiliyorsa kertenkeleler.
Çocukluğunuzun çekirgeleri, tosbağalar, kurbağalar.
Gidecek hepsi.
Tek bir karınca görülmeyecek modüler mutfağınızda.
Ne de perdeye takılan bir kelebek.
Dut ağacının yaprakları, ipek böceğini tanımadan sararacak.
Ne örümcek uğur getirecek.
Ne avucunuzda “terlik, pabuç alacağınız” bir uç uç böcek...

* * *

Merak etmeyin, hepsi gidecekler.
Nasıl siz artık bir tane bile ateş böceği göremiyorsanız, duyamıyorsanız artık hiç ağustos böceğini...
Çocuklarınız, torunlarınız tüm bu canlıları ya doğa belgeselerinde görüp, doğaya/hayata seyirci kalacaklar. Ya da Hayvanat Bahçeleri’ne gidip, doğaya/hayata turist olacaklar.
Kaygılanmayın, “siz size”  kalacaksınız.
Siz kimseniz?