PaylaÅŸ
Okurlarımızdan Ahmet bey (soyadı bende saklı) sorunun farklı bir yönünü aktarıyor:
"Altıncı sınıfa giden oğlumuz için okul yönetiminin seçtiği modeli satan bir mağazadan, hepsi okul armalı tişört, hırka, armalı kazak ve eşofman takımı almamız istendi.
Bu kadar iplik ve örgü kalitesi düşük bir takıma bu denli yüksek fiyat politikası, ancak tekelci piyasalar da olur. Ki, zaten olan da odur.
Yarı hatta 1/3 fiyata başka mağazalardan (bilinen çocuk giyim mağazaları) daha kaliteli ürünler alabiliyorken, zorlama alışverişe de yeni düzenleme getirilmeli.
Eğer aynı renkler okulu simgeliyorsa örneğin lacivert pantolon beyaz tişört, dışarıdan da alınabilir ve üzerine okulun armaları diktirilebilir."
Kuşkusuz, sorunun bu boyutu da çok önemli.
* * *
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu da öğrencilerin giysilerinin, ülkenin ve ailelerin gelir düzeyini dikkate alan bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Ama belki daha da önemlisi, Çubukçu'nun şu mesajlarından hareketle tartışılmalı:
"Öğrencilerin her gün giymek zorunda oldukları kıyafetlere ilişkin duygu ve düşünceleri önemsenmeli.
Ne tür kıyafetler içinde kendilerini daha özgür, daha mutlu hissettikleri konusunda görüşleri alınmalı.
Ve öğrenciler kıyafetleriyle ilgili yeniden şekillendirme sürecine dahil edilmeli..."
* * *
Bazen, sadece öğrencileri değil, aileleri de kuşatan "okul formaları" ile ilgili yeni bir yaklaşım zorunlu.
Hatta, sil baştan bir yaklaşım...
Bakan Çubukçu'nun, yeniden belirleme sürecinde, öğrencileri de içeren "katılımcı" yaklaşımı, belki hepsinden de önemli.
Bilimsel, geniş katılımlı, objektif, işlevsel bir yaklaşımla bu konuda özlenen bir sonuç alınabilir.
Kuşkusuz, yeni düzenlemenin, yeni, farklı bir "formalaşma"ya yol açmaması kaydıyla...
Â
PaylaÅŸ