KÖPEKLERDEN birisi kan içinde. Diğeri onu boğazından kavramış.
Çevredeki kalabalık bağırıyor: “Kır oğlum boynunu, öldür. Hadi, daha kulağı bile kopmadı... Gırtlağı delinmedi, salla boynunu.” ¡¡¡ Şereflikoçhisar’daki boş bir arazide paralı bahisle, köpek dövüşü. Kan-ölüm kumarı. Onlarca insan coşku, heyecan içinde toplanmış “arena”ya. Arada attıkları kahkahaların sadece görüntüsü değil, hırıltılı yankısı da kamera kaydına yansıyor: “Bak şuna bak, gitti tek kulağı...” ¡¡¡ Bir ara köpekler bırakıyor birbirini. Kendiliğinden... Birbirlerine zarar vermek istemiyorlar artık. Onlar için şiddetin bir sınırı var. Çünkü “insan” değiller! Sınırsız şiddet bize mahsus... ¡¡¡ Kan içinde, boynu bükük duranın “koç”u kışkırtmaya geliyor köpeğini. Ve o kanlar içindeki köpek, umutla, sevgiyle kuyruğunu sallıyor sahibine. Onu ölümüne dövüştüren o yaratığa. Hala kuyruğunu sallıyor: “İstediğini yaptım bak, hadi sev, sarıl bana, iyileştir beni.” Kışkırtıyorlar, kızıştırıyorlar. Dövüş yeniden başlıyor. ¡¡¡ Bu vahşet panayırı, Ankara’nın az dışında her yıl, hatta her ay yinelendi. 2005’de, 2006’da ve en son iki yıl önce haberini yaptık. En azından bizim bulabildiğimiz filmler bunu gösteriyor. Görüntülerde dijital tarih var çünkü. ¡¡¡ Şimdi yine manşetimizde... Köpek dövüşü Ankara’nın dört yanında sürüyor. Dört ayrı bölgede... Acilen, her türlü tedbirle önlenmeli. İnsanlığımızdan utanmamıza yol açan başlıkları ne kadar azaltsak, o kadar iyi.