GAZETECİNİN, habercinin sözü, söyleceği hep çoktur da, gazetecilik ile ilgili sözler, deyişler en azından bizde çok değildir.
Ama medyayı da özetleyen, çok eski bir Latince deyiş hep popülerdir: “Verba volant scripta manent”, Yani “Söz uçar, yazı kalır...” Yine Çin atasözleri de, “bellek” ile bağlantılı olarak, “yazı”yı kutsar. “En silik mürekkep, en güçlü hafızadan iyidir”. “Hatırda kalmaz satırda kalır”...
Evet, söz uçar, yazı kalır. Gerçi hemen tüm atasözleri, deyişler gibi hızlı teknolojik, toplumsal değişmeler nedeniyle bu vecize de değişti. Artık söz de kaydediliyor, kalıyor. Ötesi, milyonların dolaşımına açılabiliyor. Telefon dinlemelerini filan düşünürseniz, söz uçmuyor internet üzerinden bir çok yere uçuruluyor artık. Ve telefonda konuşulan sözler de, bir tür belge olarak hayata giriyor. Kayda geçiyor...
Bir koca dünya da, internet üzerinden dönüyor. Twitter, Facebook, Myspace, youtube gibi araçlar ve binlerce blog ile “butik muhabbet”ler, “butik hayatlar” yeri geliyor, ülkeyi hatta dünyayı dolaşıyor. Twitter, “anında” etki-tepki ile artık hayatın en hareketli parçalarından birisi... TV’de bir program sürerken, twitter’da o programa yönelik yorumlar, eleştiriler, espriler program akışını solluyor. Hem de sadece ekrana değil, “cep”lere de ulaşarak...
Misal, Ankara’yı yine su basıyor, twitter’daki espriler sel seviyesinden hızlı yükseliyor. Yahut, kentin yasaklanan amblemi bir-iki rötuşla değiştiriliyor, twitter’da tepkinin, esprinin bini bir para... Biz de bugünden itibaren, Ankara ile ilgili “twit”leri “Şehir Cıvıltıları” köşemizde sizle paylaşacağız. Söz uçmayacak, yazı kalacak hatta köşede paylaştığımız cümleler, yazılar muhabbetlere “söz” olacak. Ve gülümsetecek... Bu aralar benim gözüme çarpıp, yüzüme gülümsemeyle yayılan twit de ‘tolgasismanoglu’nun cümlesi oldu: “Önemli olan medeni halinin bekar olması değil, bekarlık halinin medeni olmasıdır”.