LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
OKURUMUZ Seval Şahin’den bir ileti aldım.
Kalecik’te şarap üretimiyle ulaşılan yaşam düzeyini anlatan yazımla ilgili.
Sakarya Caddesi restoranlarındaki değişime dikkat çekiyor.
Şarabın artık orada da varlık göstermeye başladığını aktarıyor.
Ve bu durumdan mutluluk duyduğunu...
Çünkü şarabın bir kültür de taşıdığını belirtiyor.
Bu değişim benim de dikkatimi çekti.
Şarap, rakı ve biranın kalesi Sakarya’ya da girdi.
* * *
Şarap ve kültür sözcükleri yanyana gelince, arkadaşımı anımsadım.
Erkenciliğini hala kabullenemediğim Reha Mağden’i.
İnsanlığın en önemli iki icadı olduğunu savunurdu.
Şarap ve sepet.
İlki ile hayal gücünü üretirsin.
İkincisinde ilkini, yani şarap için gereken üzümü saklarsın, taşırsın.
Hayal gücü.
Tüm icatların, keşiflerin, kitapların, bilimin temelinde yatan, "Herşey mümkündür" cümlesini kurmayı tetikleyen itici güç.
Ve hayallerin üstünde yükselen birikimlerle ortaya çıkan kültür.
* * *
Hoşgörü ve hayal arasında da bir rabıta var.
Hoşgörüsüzlük, hayallerin saklı kalmasını yaratıyor.
Bazı insanların yargılama hevesi, yargılanma ürkekliğine yol açabiliyor.
Ve bu ürkeklik sadece kelimelerin değil, hayallerin de ayarını değiştiriyor.
Hoşgörü ise içe dönük yürekte, dışa dönebilme ihtimali yaratıyor.
Yürek dışa döndüğünde ise yeni bir kelime ekleniyor kurulacak cümleye:
Sevgi.
Ve şarap, hayal, kültür, hoşgörü ve sevgi kelimeleri, yeni bir cümlede yeniden dizeleniyor.
Cümle alemde.
Hoşgörü, yüreğin terazisidir.
Önce kendinizden esirgemeyin.
Sonrası zor değil.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları