Paylaş
Her 1 Nisan’da aklıma gelir.
“Ulusal Şaka Bayramı” mı desek, o güne acaba...
Neticede, şakacı insanlarız.
Her vesileyle ensede “pat” diye şaklayan el şakasını, -arkadaşım- eşek şakasını filan bilhassa severiz.
Beton kırma makinesiyle “şakalaşan” işçiler, önce hastanelik, sonra da haber de olur bizim memlekette.
Bakın komedi dizilerine... Birbirinin kafasına kafasına indiren oyunculara bakın.
Sonra da reytinglere... Anlarsınız.
1 Nisan’ı “Şaka Bayramı” eylesek, 40 gün 40 gece kutlanır da, az gelir.
Elbet biraz “Milli Hakimiyet” meselesini de gündeme getirir öyle bir bayram.Ki, kan gövdeyi götürmesin, şakadan...
“Eline, beline, diline hakim ol” meselinin, mutlak şakaya dair bir anafikri de vardır.
* * *
Bazen de şaka gündeme uydurulur.
Arkadaşları akademisyen, Radikal yazarı Koray Çalışkan’ı 1 Nisan’da ararlar. Kendilerini “yetkili bir bürokrat” olarak tanıtıp, sorarlar:
“Akil insan olur musunuz?”
Çalışkan da, “Elbette, benim için onurdur” der, doğal olarak. Ve “1 Nisan balığı” olur.
Bu şakadır, mesela.
Ertesi gün, bu kez bir istihbarat sarar sosyal medyayı:
“Hülya Avşar da akil insanlar listesinde...”
Şaka sanırsınız yine, ama değildir.
* * *
Misal... Tam da 1 Nisan’da Mersin İY futbolcusu Nobre, kafayla Beşiktaş ağlarını havalandırır. 11 dakika sonra da, yine kafayla bir gol de kendi kalesine atar.
Olay gerçek, ama “Abi, bu kafayı nerede yaptın?” dersen, o şakadır.
Kütahya’da Ertuğrul Özkan, ev arkadaşı Ramazan Başer’in otomobilini kurtarıcıyla Sanayi’ye çektirir.
Adamcağız da bir telaş karakola koşup, polisi alarma geçirir. Gelip bakarlar, 1 Nisan şakası!
Araba kaç beygirdir bilemem ama, olay -bence- en az 120 beygirlik bir “şaka”dır...
* * *
Peki ya şuna ne dersiniz...
Bir TV kanalında başlayacak “Ben buradan atlarım” adlı yarışma programının hazırlıkları için antreman yapan ex-popstar Bayhan, 5 metreden suya atlar. Hastanelik olur...
Şaka değil, gerçektir.
Finalde, bakarsınız 9 metreden atlar.
* * *
Hayatımız “şaka gibi” olduğu için, “şaka gibi” gerçeklere de maruz kalırız.
Ankara’da Mehmet Ş., boşanmak isteyen öğretmen eşini 8 yerinden bıçaklar.
Sekiz kez bıçakladıktan sonra da, ne der biliyor musunuz:
“Daha bitmedi, bu işi yarım bıraktım...”
Üç yıl verirler dün; 24 ay yatıp çıkar nasıl olsa.
Çıkınca da, “işi”ni tamamlar mı, artık onu da 2 yıl boyunca eşi Şirin S. düşünsün!
Şaka mı, değil...
Paylaş