LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
SAİT Faik Abasıyanık 101 yaşında.
Hani o Atikali’de dostu Pakize’yi öldürüp, cinayet nedenini "Çok seviyordum abi" diye açıklayan bitirim Hidayet’i, cebinde saklayan pardösülü yazar.
"Mahalle Kahvesi"ndeki "Lüzumsuz Adam"ın yakın arkadaşı.
Medarı Maişet Motoru’nun tayfası.
Havadaki Bulut, Tüneldeki Çocuk.
Semaver’in demi, Sarnıç’ın suyu.
Çiçek ve balık adlarını bilmeyenlerin, hikaye yazamayacağına inanan adam.
Hani o, "Bir insanı sevmekle başlar her şey" diyen ve en çok sevgiye dair hüzünler çeken...
* * *
O şimdi 101 yaşında.
Ama 48’inde ayrıldı bu dünyadan.
Sirozdan.
Ada’pazarı’nda doğdu, sonra adalı oldu.
Burgaz adalı.
Bilmem Burgaz Ada’daki evine hiç gittiniz mi.
Bahçesinde minicik, neredeyse tığ işi papatyalar biter Sait Faik evinin.
Gitmediyseniz mutlaka görmelisiniz.
Ankaralı’nın yaklaşık 4 saatte ulaşabileceği yakınlıkta "Yedi harika" varsa, emin olun ilki Burgaz Ada’dır.
Sait Faik bir kış günü Burgaz’da -kilisenin karşısındaki- evinde şu satırları yazar:
"Şehirden tam dokuz mil uzaktayım.
Dört tarafım su içinde.
Çan çalıyor, uzaktan bir araba (fayton) sesi duyuluyor.
Bu boş sandalye birdenbire doluvermeli.
Kim gelip oturmalı?
Hiç kimseyi istemiyorum.
Ama sandalye...
Bir insan bekler gibi duran sandalye?
Onu yapan sandalyeci yaman adammış doğrusu.
Sandalyeye insan bekletmesini bilmiş."
O sandalye hala boş...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları