Romantik domates ve 76 yaşında aşk şiiri yazmak

DÜN güllerin içinden girdik Sevgililer Günü’ne ama... Bu mevzuda "tüketici yaratıcılık"ın sınırının olmadığına dair bir örneği unutmuşum. Artık çiçek bile gerekmiyor romantizm için...

Haberin Devamı

Domates bile oluyor zira; “Domates, biber, patlıcan /Keşke hislerimi sana açıkça anlatabilseydim...” gibilerinden.
Beş yıl kadar önce hemen tüm gazetelerde okuduğum haberi hatırlayınca, Barış Manço’nun bu ünlü şarkısı önce dilime, sonra zihnime dolandı.
Antalyalı haberin başlığı; “Romantik Domates’in kilosu 15 lira”ydı.
* * *
Usta oyuncu Ayşen Gruda’nın “Domates Güzeli” lakabıyla oynadığı, sonra kendisinin de hicvettiği reklamlar geliyor aklıma önce...
Ama asıl, ruju, elbisesi, hatta tabanıyla bile kıpkırmızı Louboutin ayakkabılarıyla, Gene Wilder’ın Kırmızılı Kadın filmindeki gibi hafiften balıketi Bayan Romantik Domates geçiyor aklımdan.
Yağız, geniş omuzlu, sırım gibi Bay Patlıcan’la kolkola yürüyorlar sokakta.
Fonda da Chris De Burgh’den Lady in Red çalıyor tabi...
* * *
Neyse, “romantik domates”ler bildiğimiz küçük kokteyl domates. Ama şekli kalbi andırıyormuş.
Ve fotoğraftan gördüğüm kadarıyla, pek o ağaçlara kazanan kalp gibi değil de, tombul kuzu yüreği kıvamında.
Avrupa’nın en iyi süpermarketlerine ihraç ediliyormuş.
İç piyasaya da verilmiş, ama emsal miktarda... Yetişen alır.
Hediyesi de 15 lira.
Romantik domates ve 76 yaşında aşk şiiri yazmak
Sevgililer Günü’nde aklıma gelmedi ama bugün bulursam 1.5 kilo da ben alayım diyorum.
Şöyle kızıl-kadife bir kutuya koyup, metalik baskılı, kalp desenli kuşe bir hediye kağıdına sardım mı, tamam.
Kutunun içine, "Romantik domat" yazan orijinal etiketini koyup, arkasına da döşeneyim postmodern 14 Şubat şarkımızı:
“Tam aşkımı itiraf edecekken /Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam /Domates biber patlıcan..”
* * *
Artık muhatabım, üstüne iki yumurta kırar, az biber ekleyip menemen mi yapar, sevabına...
Yoksa rakının yanına, bol soğanlı, inadına sirkeli bir çoban salatası mı?
Belki maydanoz-roka-terenin arasına iki dilim peynir yatırıp, kapari taneleriyle “romantik domates”e pastoral bir hava verir. Söğüş (kalbî) sunar şarabın yanında...
Suyunu güzelce sıkıp, biberi-votkası yerinde bir Bloody Mary kokteyl yapmak da mümkün elbet. Manzaraya tüy dikmek gibilerinden bir de kereviz sapı...
Belki de yemeğe kıyamaz, kurutur günlüğünün arasında. Bir gül hediye etseniz, böyle zengin bir kullanıma sahip olamaz mesela.
Ben de kızarmış yeşil domates misali yanaklarımla mahcup mahcup gülümseyecekken, ithal romantizme yenik düşen Ayaş Domatesi gelir aklıma.
O boynu bükük domatesin, terk edilmişliğine iç geçiririm.

Haberin Devamı


76 YAŞINDA AŞK ŞİİRİ YAZMAK

Haberin Devamı

Romantik domates ve 76 yaşında aşk şiiri yazmak

YILLAR akıp giderken, unutulmayacak anlar deler bazen insanın unutuş kronolojisini.
Hafızanın çırpındığı koyu karanlıkta, o deliklerden incecik bir ışık sızar insanın hayatına...
Kayan bir yıldız gibi, kopar gelir karanlığın içinden.
Çakar, aydınlatır...
Bazen de bir şiir, bir dize unutulmaz kılar bir zamanı.
* * *
Attila İlhan Şubat 2001’de Sevgililer Günü’nü yeni kitabıyla karşılamıştı. 76 yaşındaydı...
“Kimi sevsem sensin /hayret
sevgin hepsini nasıl değiştiriyor
gözleri maviyken yaprak yeşili
senin sesinle konuşuyor elbet

kimi sevsem sensin /hayret
senden nedense vazgeçilmiyor
herşeyi terkettim
ne aşk ne şehvet
sarışın başladığım esmer bitiyor.”
* * *
Evet, İlhan 76 yaşındaydı, bir bilanço gibi bu dizeleri yayınladığında...
Ve sanki hafızamızı aydınlatan, bize unuttuğumuz dilekleri tutturan o kayan yıldız, hafızada bir an çakan şimşek de vardı dizelerinde.
“Aydınlık neyin oluyor senin
gökyüzü akraban filan mı
beni bulur bulmaz gözlerin
şimşek çakıyorum yalan mı...”
* * *
Ama insan, unutur.
British Museum’da, altın bir tablette yazan o sözleri de unutur:
“Hades’in ülkesine indiğinde bir çeşme göreceksin.
Bu Unutuş Çeşmesi’dir, sakın suyundan içme.”
Lakin içeriz, biz fanileri pusuda bekleyen o çeşmeden.
Kana kana içeriz.

Yazarın Tüm Yazıları