Paylaş
Kentin/kentlinin sivil tarihi kenarda, köşede, dağınık, eksik kalır hep.
Üniversitenin, odaların, sivil toplumun zorlu, özverili çalışmaları ya da yazarların bireysel çabaları ise çoğu kez kente/kentliye ulaş(a)maz yeterince...
Çünkü dolaşımı/ulaşımı kuşatılmıştır, ekonomik, sosyal nedenlerle.
Hele, “sözlü tarih”, yani kentlinin belleğindeki anıları, anlatıları derseniz, bu konuda iyice bozkırdır Ankara.
Bölük, pörçüktür; iki yakası, bir araya gelmez...
*
Ve gün gelir; bu koskoca şehrin yitirilen koca mahalleleri, koca meydanları, caddeleri-sokakları kent belleğine yıllar çöreklenen siste kaybolur.
Bir dönem birlikte yürünen o meydanlar-sokaklar, hemen her gün gidilen bir pastane, aşk mektuplarının gönderildiği postane, “Sahiden, neydi oranın adı?” yarışmasına dönüşür.
Bu kentte insanların/kuşakların da, sokakların da, mekanların da yaşam öyküleri, yaşayanın belleğine, ömrüne emanettir.
Bir gün o insan, o kuşak, o sokak, o mekan “ölür”, geriye bir satır kalmaz.
Ya da Google’da -ararsan- çıkan bir iki satır, üç-beş kelimedir koca bir kuşağın “yaşadığı yerlerin”, yani bu şehrin hafıza mekanlarının cümlesi...
*
Ankara Hürriyet bu nedenle, “Gelin birlikte Ankara’nın sokak sokak tarihini yazalım” çağrısıyla yola çıktı.
Artık, “yol” nereye giderse, “biz” nereye gidersek. Gidebildimiz kadar...
Tam bu nedenle, size, okurumuz olun-olmayın her hemşehrimize ihtiyacımız var.
Çünkü sözlü tarihimizin her kelimesi kıymetli...
*
Mahallenizin, sokağınızın, ailenizin, komşularınızın, okuduğunuz-çalıştığınız kurumun tarihini, yani bu şehre dair tüm anılarınızı/anlatılarınızı bizimle paylaşın.
Anılarınıza eklemek isterseniz, şehir efsanesi de olur, mitos da olur, hatta Ankara’ya has bir fıkra, yerel deyiş de olur.
İsterseniz isminizle, isterseniz isimsiz yayınlayalım.
Önereceğiniz şehrin soyağacı, bellek çınarı insanlarla söyleşileri de yapalım.
Bu şehirde hep kuytuda kalan “hayat”ı, birlikte çoğaltalım.
Bize yazın: ysokmensuer@hurriyet.com.tr
Paylaş