Paylaş
Ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın projesinden “çılgın” olmasın, Ankara’ya dair “prestij projeleri”ni açıkladı.
Perşembe günü yazmıştım.
Başbakan’ın “Kanal İstanbul” projesini, “yer”i, “nasıl”ı, “ne olacağı”, İstanbul’a, kentleşmeye ve doğaya etkisi gibi tüm soru işaretleri saklı kalarak... Ve sürecin açıklandığı gibi uzmanlarla, sivil toplumla görüş alışverişi içinde yürüyeceğini varsayarak, heyecan verici buluyorum.
Başkan Gökçek’in açıkladığı projelerden bazılarını da...
* * *
Şehir Plancısı, mimar ya da uzman değilim. Ama, Kızılay’daki binaların -tarihi binalar hariç- tümüyle giydirilmesi meselesini, eğer TV’de gösterilen sunuma uygunsa şık buluyorum.
Ancak vaat edildiği gibi 1.5 yılda biteceğini pek sanmam.
Ama proje, yasal mevzuata, şehrin tarihi dokusuna, estetiğine uygun olmayan ve yine tepeden inme bir yöntemle gündeme getirilir ve haklı olarak dava(lar) açılırsa...
Başkan Gökçek’in de bahanesi hazır olacaktır:
“Yapacaktık, bakın yine yaptırmadılar...”
Paranoyak sayılmam ama, açıklanan bazı projeler bu projeksiyona emanet edilmiştir belki.
* * *
Ankara’da 300 binanın “Sanghay modeli” ile aydınlatılması da, bence bir Başkent için gerekli.
TV’deki sunumda gösterilen ışıklandırmalar çok şık. Özellikle Ankara Kalesi masal, rüya gibi katılıyor, uzanıyor kente.
Atakule ise -eğer sunumdaki gibi olacaksa- ince uzun kule kısmına yansıtılan lalelerle çok “kitsch” duruyor.
Nasıl “çılgın proje” İstanbul’unsa, “Sana sarı laleler aldım Atakule’den” de bence eğreti kaçar.
* * *
Ankara’ya “mini boğaz” projesi ise eğer 17 yıldır alıştığımız seçim vaatlerinden değilse ve Avrupa’nın en büyük fıskiyesine dönmeyecekse, enteresan ve güzel olabilir.
Çayyolu dahil metroların iki yıl içinde bitirilecek olması da önemli. Ama o zaten 17 yıldır metroyu öteleyen Başkan Gökçek’in değil, hükümetin “çılgın” projesi artık.
* * *
Yapılacak “tünel yol”lar ise, bende alt-üst, bat-çık geçitler kadar güçlü bir kaygı yaratıyor.
Bir yanda bitirilecek metrolarla çağdaş bir toplu taşıma modeline yıllar sonra atılan ilk adım. Yanında yine otomobil öncelikli bir kent modelinin ana enstrümanlarından “tünel yol”lar.
Bu projeyi, Ankara’nın 17 yıldır süregelen o makus talihi, yani plansızlığıyla ilişkilendiriyorum.
* * *
Hıdırlıktepe’de kurulacak müzede Fatih’in kılıcı gibi replikaların, fermanların filan reprodüksiyonlarının satılacak olması ise “üretim kalitesi”, “müze mantığı”, “sunum” vb. ile nitelik kazanacak ya da kazanamayacak bir durum.
Burada da “kitsch”, pusuda bekleyen bir tehlike.
Bu kopyaların yapımında, “soba boyalı keçi heykeli”, alt geçide “kuğulu fayans”, “peluş hayvanat bahçesi” türünden “zihni sinir”lerden uzaklaşmak şart.
* * *
Yani, sadece seçimlerle değil sonrasıyla da heyecan verici bir süreç bekliyor bizi.
Ve iyidir heyecan.
Paylaş