Pastahane’den Tutti Frutti’ye tarih ekranı

Sözlü tarih yolculuğumuzun beşinci gününde, “Biz yaşadık, biz yazarız” deyip çıktığımız sokak sokak Ankara yolculuğunda dönüp az geriye bakmanın zamanıdır. Bugünü, “anı tüneli”nde kesintisiz dört gündür yaptığımızyolculuktan küçük satırbaşlarına ayırmak istiyorum.

Haberin Devamı

“BİZ yaşadık, biz yazarız” deyip, tam dört gündür kesintisiz, hergün iki sayfamızı ayırdığımız “sözlü tarih yolculuğu”nda küçük bir molanın zamanıdır.
Bu molayı, okurumuzla birlikte yazdığımız, uzun soluklu “tarihimiz”e yeni başlayanlar için, “anı tüneli”nde bugüne kadar yaptığımız yolculuktan küçük satırbaşlarına ayırmak istiyorum.
Peşinen söyleyelim, TV dizilerindeki “Bu dizideki kişi ve olayların, gerçek kişi ve olaylarla ilgisi yoktur” tedbirlerinin aksine, bizim tarihimizde her şey bizzat yaşanmıştır. Ve gerçektir; çünkü biz “hep birlikte” öyle hatırlıyoruz.
“Yazmak için geç mi kaldık?” sorusunu yönelten bir çok okurumuza da yanıt vermek istiyorum bu mola sırasında:
“Hayır, geç kalmadınız... Her zaman, her şeyi yazabilirsiniz. Çünkü bizim tarihimize geç kalınmaz!”

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563cf46bf018fb32c8ed58d6

“Sınırlı striptease” ve likörlü dondurma

İlk gün, 70’li yıllarda “4 mü, 8 mi?” diye soran bazısı şık Amerikan, bazısı çarpık bacaklı station dolmuşlara binip Emek Mahallesi 4. Cadde’ye gittik.
“Pastahane”lerin henüz pastane olmadığı günlere, önce Saratoga, ardından Şişman Pastahanesi’ne uğradık.
O sayede Şişman’ın emektar, vefakar, hepimiz için kıymetli sahibinin bugün 75 yaşında, iyi-afiyette olduğunu da, mutlulukla öğrendik.
Dizimizde daha sonra yer vereceğimiz Akalın, Arılar, Figaro’nun filan hatırını sorup, Ulus’taki Akman Pasta Salonu’nda, tarçınlı boza eşliğinde, özel sandviç ekmeği ve Rus salatasıyla o günlerin efsanesi olan sosisliden yedik.
Dönemin Maraş ve Roma dondurmalarından da tattık, okur iletilerinde...
Ki, şimdi fazla yaygın değil ama o dönem içine konyak, likor de katıldığı rivayet edilen “tuttifrutti” dondurmaları aklımızda tutup, yola devam ettik. Ki, bir dönem TV’lerde boy gösteren, sanırım ilk erotik “sınırlı striptease” programı “Tutti Frutti” de olacak dizimizde elbet...
Yılbaşı geceleri (Show Tv’de miydi) uzun uzun gösterilen program, İtalyanca “tüm meyveler” anlamına gelen ismine rağmen, Alman yapımıydı.
O dönemin boş sandviçlerine değinip, ponçikleri, silindir kekleri, Mabel sakızları, şemsiye çikolataları ve okul kantinlerinin spesiyallerini sonraya bırakıp, yola devam ettik.
Kızlı-erkekli gidilen mekanlara, SBF’deki Maç Kıraathanesi’ne bir selam verip, sevgili Nuri Tosun’dan mülhem ilk obezite bilgimizin mahalleli örneğine değindik.

Haberin Devamı

Müşteriyle satıcının maliyeti paylaşması

Tarihimizin ikinci gününde, adımlarımızı Şişman Pastahanesi’nin tam karşısındaki yokuşa yönelterek, 67. Sokak’taki Pide 60’a ulaştık.
“İçini sen getir-dışı fırından” usülü kıymalı pideyi geleneksel tarifiyle birlikte anılarımıza alıp, “Herkesin ‘iç’i kendine kıymetli” dedik.
O günlerde fırında, ayağında yaz-kış (kışın çorap üstüne) çapraz bantlı tokyolarıyla gün boyu “şıpıdık şıpıdık” koşuşturan  Mireille Mathieu Sultan’ı anarak, “etek altına pijama” modasını da tarihe mal ettik.
Başkan Veysel Tiryaki’nin fırında usul usul lezzetlenen güveçte kuzu etli bamyasının kulaklarını çınlatıp, pide kuyruklarındaki muhabbete de biraz değindik.
Pide nostaljisine değişik semtlerden örnek verirken, ilk hamburgerlerin tadını Meşrutiyet’teki mayonezi, ekmeği ile efsane Bimbo Hamburger üzerinden hatırladık. “Ev yemeği”ne tabelasında “Sulu Yemek” vurgusuyla yer veren lokantlara göz atıp, o günlerin  pide paket kağıdı olan “bakılmış” değil okunmuş gazeteler ile o dönemin “müşteri-satıcı maliyet paylaşımı” meselesine girdik.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/563cf46bf018fb32c8ed58d8

Japon Kalesi’nde değişen numaralar

Üçüncü gün, 70’li yıllarda herşeyden biraz fazla, “plus” çıktığını anlatıp, örnekler verdik:

Evin babası takımlık kumaş alır, terzi küçük beye de bir yelek çıkarırdı mesela... Anne yün alır, hırkaya -bir örnek- bir bere de eklenirdi son anda...Haşlanmış kurufasulyeden, amcabeyin rakısının yanına bol sirkeli-soğanlı bir tabak piyazlık, perdelik kumaştan da onunla takım bir su küpü örtüsü çıkardı.
Bazı milletvekillerinin müdavimi olduğu “parlamenter pide günleri”nin ardından viskili, yabancı sigaralı poker, 51, yanık seanslarına da kapıdan uğradık.
Kumbaralardaki madeni kuruşlar, 1 ve nadiren 2.5 liraları çıkarmaya çalışan evin velediyle, Emek’in sokaklarını gezdik biraz.
Şimdi Emek ve Bahçeli’de iskambil kağıdının karılıp yeniden dağıtılması gibi bir yöntemle değiştirilen sokak numaralarından kuvvetle yakınıp, Başkan Melih Gökçek’in kulaklarını çınlattık.
4. Cadde’nin bir yanının Bahçelievler’e 8 metre karşısının ise Emek’e bağlı olduğunu hatırlatıp, “Karşıt görüşe, karşıt cadde” mevzusunu dizinin sonraki bölümlerine bıraktık. Bunun yarattığı traji-komik durumlara, Emek’teki Bahçelievler Ortaokulu’na biraz değindik, mesela...
19 Mayıs dış sahadaki amatör maçlardan, biri çakıyla güzelce kesilip diğerine kılıf yapılarak ağırlaştırılan, plastik bakkal toplarıyla oynanan “Japon Kalesi” maçların kulağını çınlattık. (Ki, uzun uzun yer alacak dizimizde)

Haberin Devamı

Gül Bahçesi’nde yasak aşkların kayıp randevusu

Sözlü tarihimizde dün de Kavaklıderem derneğinin kıymetli arşivinden Semahat Bolevin’in anılarından öğrendik, semtin ilk hallerini...
Tunalı’nın tek bakkalını, oraya ilk yolu İsmet İnönü’nün yaptırdığını, Atatürk’ün “tayyareci kızı”nı, Kızılay’da Afgan Sefareti’nin bahçesindekini tenis kortunu, üç katlı 26 evle dev bir semte dönüşen mekanları...
Sonra yasak aşkların, kayıp sevdaların, sır randevuların peşine düşüp,
Cinnah Caddesi’nin bir üstünde İlbank bloklarının karşısındaki küçük parka, Gül Bahçesi’ne uğradık. Oraya oturup, orada yaşanan bir aşkı Turgut Özakman’ın Romantika’sından okuduk.
Ankara’nın bir çok parkına, çocuk parkına, Atatürk Bulvarı’na imzasını atan Hayri Çeçen’e rahmetle, hürmetle yer verip bugüne geldik.
Sokak sokak anı, tarih yolculuğumuza devam edeceğiz.

Haberin Devamı

BİZE YAZIN YAYINLAYALIM:
ysokmensuer@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları