Paylaş
Vakalar silsilesini sadece özetlemek bile, ardında yatan nedenler açısından insanı fikir sahibi yapabilir.
Başkan Melih Gökçek ve Büyükşehir Belediyesi, hemen her dönem ODTÜ’ye ve Eymir’i “müdahale ve tasarruf alanları” içine almak istedi.
Önce, Dikmen trafiğini rahatlatmak için ODTÜ’den yol geçirme projesi ile başladı mesele. Başkan, “ODTÜ istese de istemese de biz bu yolu açacağız” dedi.
Olmadı... Hemen ardından Büyükşehir Belediyesi, ODTÜ kampüsündeki binanın kaçak, ruhsatsız olduğu iddiasıyla tam 1 milyon 800 bin YTL
ceza kesti.
Tam 57 yıldır varlığıyla sadece Ankara’nın değil Türkiye’nin medar-ı iftiharı olan kampüsün “kaçak” binaları arasında, Rektörlük, Mimarlık, Fen Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, Eğitim Fakülteleri.yüksekokullar, kütüphane, rasathane, spor salonu, yüzme havuzları olmak üzere tam 45 bina vardı.
* * *
O dönemde, yani 5 yıl önce Gökçek, “ODTÜ ya yasayla düzelir, ya da mecburen yıkılır.Sayın Akbulut’un oturduğu lojmanı ibret olsun diye yıkacağım...” diye girdi meseleye... Ve ekledi:
“Plan tasdik edilir edilmez ODTÜ arazisinin yüzde 40’ı yasal olarak belediyeye geçecek.
Yasanın bize verdiği yetki çerçevesinde Eymir Gölü’nün yüzde 40’ına karşılık gelen bir arazide halka açık bir park ve sosyal tesisler inşa edeceğiz.”
O da olamadı.
Ardından Büyükşehir Belediyesi bir açıklama geçti:
“ODTÜ ormanında ağaç katliamı yapılıyor...”
* * *
Eh, ODTÜ ormanındaki 140 çeşit kuşun güldüğü bu iddia da tutmadı.
Ağaç katliamı yaptığı öne sürülen ODTÜ yarım asır önce bozkır olan o alanda bir doğa mucizesi yaratmıştı çünkü.
Kendisine tahsis edilen 4 bin 500 hektar arazinin yüzde 70’ini yarım asırda dev bir ormana dönüştürmüştü.
Halen, 3 bin 100 hektar alana yayılan ormanında da 35 milyona yakın ağaç vardı.
* * *
Geçen ay ODTÜ olaylarının ardından, hocası, öğrencisiyle “hizaya sokulmak” istendi.
Ardından, UKOME kararını gerekçe gösteren “Ankara Büyükşehir Belediyesi Özel Toplu Taşıma Araçları”, araçları güvenlik görevlilerinin üzerine sürerek ODTÜ’ye girmeye çalıştı.
Şimdi de, Eymir’e içki yasağı geldi.
Bütün bu müdahaleler bana, “Öyle ya da böyle ODTÜ’ye gireceğiz” mücadelesi gibi geliyor.
Ki bu yaklaşımın, yoluyla, geçidiyle, hayvanat bahçesi-safari parkıyla, Başbakanlık binasıyla büyük mesafe kaydeden, “Öyle ya da böyle AOÇ’ye gireceğiz” ideasıyla akrabalığını aramak, gen bilimci olmayı gerektirmiyor.
Yarın devam edeceğim.
Paylaş