O hatıradan kalmadı abi

ŞEHİRLERİ "hatıralar dükkanı" olarak tanımlar, şair Haydar Ergülen.

Bazen pahalıdır hatıralar, bazen çabuk tükenir.

"O hatıra üretilmiyor artık abi" der, mahalledeki her bakış.

* * *

Bir dönem kulaklarımızı uğuldatacak, sonrasında çınlatacak kadar işittiğimiz, dilimizi kurutacak kadar yinelediğimiz herşey, şimdi yitik bir yakın geçmişin, çok uzak etnografyası.

Müzesi ise o kuşakların evlerine dağılmış.

Gümüşü kararmış sigara tabakaları, köşesi kırık minik bir porselen kase, çekmecenin dibinde bir an parlayan kristal bir avize damlası...

Atılmayan, saklanan ama artık hatırası bile işe yaramayan.

Belki içi boşalmış hatıraların.

Belki zihinler kapanmış, hatıralara.

Ergülen’
in tasviriyle, "Bir dükkanın kapısına kilit vurup açmamak gibi..."

* * *

Belli.

Aniden sona ermiş birşeyler.

Ama bu bitişin şaşkınlığı bile silinmiş bakışlardan.

Zaten mimiksiz bir kalabalığı, ikinci kez örten parlak masklarıyla bir tür Japon tiyatrosu, Kabuki sahneleniyor sokaklarda.

Maskların, giysilerin önemli olduğu, sözlerin ise hiç olmadığı...

Caddelerde öylece/öylesine görünüp kaybolan bazı insan manzaraları ise, dirilen geleneksel kukla tiyatrosu.

Maskeleyecek yüzü bile olmayan; sadece "fayda bağı"ndan iplerle hayata salınan, sallanan.

Belki bu nedenle sevilmiyor artık bu şehir.

Maskeli, sözsüz bir oyunun, gelişigüzel dekoruna dönüştüğü için.

Sevilmiyor sadece yararlanılıyor, ne kadar yararlanılabilirse...

Eve yakın bir duraktan otobüse binebilmek gibi basit bir "yarar", artık çoğu kez bu kent.

Ve bazen otobüsten inmek kadar basit, bu şehirden ayrılmak.

Basit.

Sadece üç kelime:

"Bağışla ama elveda."

Hiç gitmesek de, ne yazık güzel geliyor kulağa.
Yazarın Tüm Yazıları