Nefret suçu ve yalnız kalabalıklar

Dün demokratikleşme paketinin incisi hayat tarzına saygı meselesine değinmiştim.

Haberin Devamı

Ki şüyuu da, vukuu da beterdir bu ülkede...
İnançtı, gelenekti-görenekti diye önce imam nikahı kıydırıp, kına gecesinde harem-selamlık eğlenip, ardından imama, cemaate söylenmek de yadırganmaz.
Yeri gelir, çok eşlilik de erkeğe haiz/caiz görülür.

* * *

Hayat tarzını, semboller üzerinden tartışıyoruz genelde.
Tartışmalar, kırıldı-kırılacak bir fay hattına yerleştirilen alkol üzerinden köpürtülüyor mesela.
Çünkü alkolle ilgili peşin hükümlü söylemler, önyargılı etiketlemeler gırla...
Çayyolu Park Caddesi’ndeki içkili restorana çocuklarıyla giden ailelere yapılan polis baskınını mı istersiniz.
“Eymir Gölü’nü alalım, olmadı bari orada alkolü yasaklayalım” cinliklerini mi...
Bu sicil nedeniyle, misal CHP iktidarda olsa ve büfelerde içki satışını saat 22.00 ile sınırlasa mesele olmaz da, tersi -bal gibi- hayat tarzına müdahale olur.

* * *

Haberin Devamı

Demokratikleşme paketinde yer alan ayrımcılık ve nefret suçuna dair hukuksal düzenlemeler de yeni bir sürecin habercisi.
Zamanı, hatta aklı donduran alışkanlıklar, gelenekler, statükolar, sınıfsal, sosyo-psikolojik kibirler ancak böyle süreçlerde sarsılacak, değişecek.
Cinsiyetinden, ırkından, dinsel inanışından, etnik kökeninden, zihinsel-fiziksel özelliklerinden, kılık-kıyafetinden, şivesinden, toplumsal statüsünden, mesleğinden ötürü etiketlenen, “öteki” görülen yalnız kalabalıkların içinde yaşıyoruz.
Önyargıdan tahrike, tahrikten her türden hak ihlaline ve şiddete (ç)evrilen bir süreç bu.
Taciz, isim, lakap takmak, gözdağı, mobbing, sözel-fiziksel şiddet ibadullah.
Ötesi bu “suç”u ayan beyan işleyenlerin çoğu, toplumsal kabul gördüğüne de inanıyor.
Prim bile yapıyor; anlattığı ırkçı, cinsiyetçi fıkraların, savurduğu ayrımcı esprilerin yarattığı kahkahalarla...
O nedenle tavrına, tutumuna çekidüzen vermek, en azından gözden geçirmek aklından bile geçmiyor.

* * *

Ama nefret suçuyla, ayrımcılıkla mücadele deyince, halkın algısı/kılgısı kadar, politikacıların hali/ahvali geçiyor aklımdan.
Bakalım bu süreçte onların kürsülerde içten ya da vitrinden öfkeleriyle haykırdığı nefret söylemleri, yaşam tarzına müdahale hevesleri ne olacak?

Yazarın Tüm Yazıları