Paylaş
Bazen insana hep uzak gelen bir müzik, bir türkü, hatta damardan bir arabesk bir yerlerde(n) kulağına ulaşır, gönüle, o “an”a denk gelir.
Gelir, sarar-sarmalar. Bir bakarsın, mırıldanıyorsun.
Diline, dudağına yapışmış “yabancı madde” gibi, kovalamak istersin... Ne mümkün!
İnsanın o halini, benlik soruşturmasına, imaj sorgulamasına dönüştürmesini, yahut o halini “saklama” çabasını anlayabilirim de, haz etmem pek.
Hoşlanıyorsan, o ezgi içerlerinde, gönlünün bir yerlerinde esinti yaratıyorsa...
Görmezden, duymazdan gelmek yerine, o anın kıymetini bilmek, keşfini/keyfini sürmek, hem bünyeye, hem ruha, hem karaktere iyi gelecektir.
* * *
Hürriyet Ankara’nın başarılı, yaratıcı editörlerinden Erdem Sevgi, o rengahenk 141. Karakter köşesinde “kaynarsahin”in twit’ini paylaşmıştı, mesela:
“Ankara trafiğinde her sabah karşılaştığım kadın aracında caz müzik dinlerken, bugün Ankaranın Bağları’nı dinliyordu...”
Öyledir, insan halleri... Ne güzel.
Her ota burnunu sokan bu atmosferde, böyle “hal”ler de engeldir “insan dediğin illa şöyle ya da böyle olmalı” hevesinin kanun gücünde kararnameye dönüşmesine...
O güzelim “Çamdan Sakız Akıyor” türküsündeki gibi; müzik bazen o yana “dönderir” sarar insanı, bazen bu yana... Sağ yanında yara vardır misal, sol yana “dönderir” seni...
Müzik ruhun alakartı elbet. Sadece insanlar için de değil...
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Kedisi Araştırma Merkezi’ndeki “Kedi Evi”nde Van kedilerine, sabah 08.00’dan akşam 17.00’a kadar her gün 9 saat müzik dinletiliyormuş mesela.
“Ankara’nın Bağları” başta olmak üzere Ankara havaları, uzmanlara göre kedilerin rahatlamasını sağlıyormuş.
Ankara’nın Bağları bir yana, günde 9 saat “Angara havaları” personelin bünyesine nasıl geliyordur bilemiyorum ama, Van kedileri repertuarı için aklımdan “Vanlıyam şanlıyam...” türküsü de geçmedi değil.
Kimliğini de unutmasın, değil mi...
* * *
Dün “magazin” muammasıyla başlayıp, Ankara’nın Bağları’na doğru uzanan yazımın finalini bir istatistikle getirmek istiyorum.
Hani biri sorsa, TV’de hep belgesel, haber, açık oturum filan izleriz, dizilere, magazin haberlerine filan da arada göz atar, zap yaparken rastlarız ya...
RTÜK’ün Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması tersini koyuyor ortaya:
Araştırmaya katılanların yüzde 76.7’si en çok yerli dizileri izlediğini, yüzde 13.1’i de dizilere “ara sıra” baktığını belirtmiş.
Yani yüzde 90...
Hani, eskinin “Ak Parti’ye sen oy vermedin, ben vermedim, anam-babam, eşim-dostum vermedi, peki kim verdi?” meselesi...
Ah o, sevgili, bin bir surat egomuz bizim.
Paylaş