Mevsimsiz

FARK eden oldu mu, bilmiyorum.

Haberin Devamı

Pazar günü, yılın en uzun gününü yaşamışız.

 

Dolayısıyla en kısa gecesini...

 

Ki, "yaz gündönümü" olarak da bilinen 21 Haziran, yaz mevsiminin başlangıcı sayılıyor.

 

Bir tuhaf oldum, hüzünlendim sanki bu haberi okurken.

 

Bekir Coşkun'un "Avukatımı istiyorum" kitabı geldi aklıma.

 

Kitabın önsözündeki, Bekir abinin ilk cümleleri:

 

"Mevsimleri hep kaçırdım.

 

Haberin Devamı

Gitti mevsimler.

 

Baharlar kaçtı...

 

Ben baharı tanımam.

 

Kışı bilirim, hüzün mevsimi sonbaharı bilirim, soğuk havaları bilirim, fırtınaları bilirim...

 

Ilık mevsimler kaçtılar..."

 

* * *

 

Bir günün ya da gecenin, bir mevsimin uzun olması, güneşin açısıyla, aydınlıkta geçen saatlerle, hava olaylarıyla ilgili elbette.

 

İlgili de...

 

Sadece meteorolojik olarak.

 

Ama yaşamsal olarak, an'ı, zamanı, yaşamı uzatan-kısaltan "loji" bambaşka.

 

Bir günün, gecenin, bir mevsimin uzun olması, öncelikle o zamanın -sıradışı- yaşanması ile ilgili.

 

Ve zamanında yaşanmasıyla da...

 

* * *

 

ÖSYM sürecindeki öğrenci için nedir bahar?

 

Bir taksici, fırıncı için yaz, yahut da.

 

Kış nasıl gelir, sokak çocuğuna...

 

Sonbahar, temizlik işçisine sadece dökülen yaprakların yükünü mü getirir?

 

* * *

 

Biliyorum, tam "Yaz geldi" derken, bu yıl da...

 

O hüzzam şarkı, dudaklarda:

 

"Baharı görmeden, yaz geldi geçti."

Yazarın Tüm Yazıları