Paylaş
Hani bir ara emlakçıların gözde vurgusuydu “manzara” meselesi:
“Ankara manzaralı daireler...”
Üşenmeyip aramıştım birisini:
“Nerede?”
Yanıt pürüzsüzdü önce:
“Hangi semtten istiyorsunuz? Bahçelievler’de de var, Maltepe’de de, Ayrancı’da da...”
“Yani nasıl bir manzaraya bakıyor ev?”
“Ankara manzarası filan var işte”...
Kastı doğa ise.
Bahçelievler’de, Maltepe’de filan yok öyle bir “manzara”...
Israr ediyorum, hınzırca:
“Yani ne var, göl mü, deniz mi, orman mı, dağ mı?”
Bozuluyor telefondaki ses:
“Kardeşim Ankara manzarası işte, basbayağı Ankara manzarası”...
* * *
“Manzaralı daire” meselesi, emlak literatürüne herhalde İstanbul ile girmiştir.
“Deniz manzaralı (leb-i derya) daire” vurgulamasıyla...
Aziz Nesin öykülerine bile konu oldu, bu vurgu.
Olası kiracı “deniz manzaralı daireyi” gezmek ister.
Gider emlakçıyla ama salonun penceresinden deniz filan göremez.
Emlakçı hafif burun kıvırır ve “Çıkın üzerine” der, iskemleyi göstererek...
Kiracı çıkar iskemleye, ayak parmaklarının ucunda iyice yükselir.
Yine bir şey yok.
“Zıplayın” der.
Adam zıplar dikkatlice...
Gerçekten ufukta avuç içi kadar bir mavilik gözükmektedir.
* * *
Ya Ankara’daki “manzaralı” daireler?
Girişten 5 kat alta inip, arkada koddan manzaralı...
Or-an’da ormanı-gölü, Dikmen’de vadi manzarasını filan görse, neyse.
Hani Bahçelievler 7. Cadde’de “insan manzaralı daire” dese, onu da anlayacağım.
Yeniden giriyorsak ufak ufak bu manzara işine, somut, dürüst olalım diyorum artık.
“Büyükayı takımyıldızı manzaralı teras”, mesela.
Yahut, “Emek 8. Cadde’de Avrupa’nın en büyük bayrak direği manzaralı daire”.
“Tandoğan’da çaydanlık heykeli manzaralı dubleks”.
“Güvenpark’ta minibüs durağı manzaralı işyeri”...
* * *
Aslında meramım, Eskişehir Yolu manzaralı odamdan hareketle, trafiğe getirmekti mevzuyu ama...
O da yarına kaldı artık.
Paylaş