CHP’nin, MHP’nin de aşk-sevgi teorisini, "programını" merak ediyorum.
Sağın, solun, merkezin, daha sağın, daha solun bu konudaki parti tavrını.
Ve tavrından öte, dokusunu, -muhtemel- davranışını.
Merak ediyorum.
Çünkü görmedim partilerin ne(menem) olduklarını, bu yaman arenada.
Liderlerde gördüğüm; aşktan sevgiden ne kadar uzak durdukça, o kadar çok- politikacı olabildikleri.
Geçmişten beri hepsi ayrı ağır abi, çoğu sevgiye omuz atan miting külhanı.
Ecevit çiftini, aşk ve politika konusunda istisna görenler olabilir.
İstisna mıydı acaba; mesela CHP ile ilişkilerinde.
* * *
Yeni milletvekillerini de merak ediyorum.
Gençlik aşkını, ilk sevgilisini uzak menzilden rasatlarken, ıhlamur, adaçayı mı içerdi.
Yarin saçını uçuşurken görmek, sadece evinin balkonunun 6 metrekaresiyle mi sınırlıydı.
Beş parmağını, sevgilinin beş parmağı ile kilitleyip yürümüş müydü hiç.
Ve o parmakların narinliğini önce elinde, sonra içinde hissedip de, "He he hey Taranta Babu, he hey /Yaşamak ne güzel şey" kıvamında, haykırmış mıydı dünyaya.
Yoksa "ayıp" bir şey yapar gibi, saklamış mıydı ağır bir kitabın arasına, kuru papatya misali.
Güneşsiz, solgun...
* * *
Aşk böyle değil de, tüm insanların bir nevi pay (ders-feyz) alması gereken, bir mertebe ise...
"Aşık olun" diyecekseniz, yaşadığınız bu özel armağanın ardından.
Bunu 4 duvar-40 kural arasında yeşertmek, ilkokulda pamukta fasulye yeşertmekten ne kadar farklı?