Kulağın çınlasın Gençlik Parkı

“MÜSLÜM Baba”nın -yeniden- Ankara’ya geleceğini duyduğumda, altı yıl önceki manşetimizi buldum.

Haberin Devamı

/images/100/0x0/55eb436cf018fbb8f8b5e011

Ankara Hürriyet’de 26 Aralık 2005’de manşetimize, “Akustik’e Veda” başlığını atmıştık.
Manşetimiz, yeniden açılacak olan Gençlik Parkı’nın uygulanacak “içki yasağı” ile artık “İçkili Aile Gazinoları”na veda edileceğini şöyle anlatıyordu:
“Başkent her yıl kimsenin haberi olmadan havuzun yanındaki “içkisiz aile gazinosu”nda bir ay arkadaşına “vefa için” sahne alan Müslüm Gürses’e de veda edecek.
Gazinoda 3 TL’ye “Akustik Şampanya: Sanatçı şampanyasıdır içilmez” etiketli gariban şampanyası patlatma dönemi de kapanacak.
Orta halli müşteriler, şerefine şampanya patlatıp Müslüm babayı masasına da oturtamayacak...”

* * *

Haberin Devamı

Evet, haberimizde 6 yıl önce bu satırlarla anlatmışız “Gençlik Parkı’na veda”yı...
Gençlik Parkı’nda, “İçkili Aile Gazinosu”nda sahne alan “Müslüm Baba”ya ben de 3-4 kez gitmiştim.
O mekanın keşfedilişi, böylesi keşiflerin (de) ustası arkadaşımız Akif Kurtuluş sayesinde olmuştu.
Başını Akif’in çektiği “Gençlik Parkı Birinci Müslüm Baba seferi”nde çocukluğumuzdan beri hiç ayrılmadığımız Gürbüz (Özaltınlı) ve Sedat (İnce) de vardı. (Sonraki seferlerde bir çok arkadaşı götürdük oraya, yani “Muhabbetin Merkezine Seyahat”e)
Acılı kebap, acılı turşuyla tatlı gelen rakı da vardı masamızda elbet...

* * *

Bir başka yerden, bize komşu, çok yakın ama yine de bir başka “gezegen”den gibi gelen bir konserdi izlediğimiz.
Müslüm Baba’nın söylediği hiçbir şarkı tanıdık, bizim bildiğimiz şarkılarından olmasa da sözüyle-sazıyla, ritüeliyle güzeldi.
Önce iki uvertür kadın sanatçı çıkmıştı sahneye. Hoştular, hem de hüzünlüydüler, “başka hayatlardan emekli” halleriyle...
Ardından yere bir halı (bildiğimiz desenli ev halısı) serilmiş ve ayakkabı-çorap-papyon dahil bembeyaz takımı ile Müslüm Baba çıkmıştı sahneye.
Şu şarkısını yazmışım bir kıyıya:
“Duydum ki vefasız, incinip küsmüş /Kırılsa ne yazar kırılmasa ne
Bir selam yollardı, onu da kesmiş /Darılsa ne yazar, darılmasa ne
Kırk yılın başında halim hatırım /Sorulsa ne yazar sorulmasa ne..”

* * *

Haberin Devamı

Müslüm Gürses başkasına benzemez, her şarkıyı kendi gibi söyler.
Arabeske en uzak insan bile bazen farklı “an”lar yakalayabilir onu dinlerken, içerlerindeki, kuytusundaki kendisinin bile yüzleşmediği, bilmediği bir başka alt-kimliğe yakalanabilir.
Yeri gelir, “Kuşlar dalları sever, kanatlarsa uçmayı” der...

Yazarın Tüm Yazıları