Kelebek ömrü

HER kelebeğin ömrü gerçekten bir gün müdür bilmiyorum.

Kelebeklerin ölümünü araştırmaya ne gönlüm, ne de hevesim var. Ama bizzat bildiğim bir “kelebek ömrü”nden bahsedebilirim. İpek böceklerinden...
Sonra da, bazı okurlarımızın ısrarlı iletilerinden hareketle, bir yerel gazetenin bir günlük hikayesine geçebilirim.
Çocukken, evde ipek böceği beslemiştim. Dut yapraklarıyla halılanmış, bir kutuda... Evde bir canlı beslemenin, eve bir köpek yavrusu almanın “alıştıra alıştıra” bir yolu olduğunu hesaplamıştım belki.
Ama bilindiğinden/sanıldığından çok öte bir “hayatı” vardı o küçük ipek böceklerinin.
Dut yapraklarını “kırp kırp” yiyerek evde el ayak çekildiğinde “ses” olan ve ince ince kozasını ören tırtıllar... Kozasını “ipeği” ile kapattıktan sonra, bir gün bir başka kıpırtı yayılırdı eve.
Kozasını delip dışarı çıkmaya çalışan ipek böceğinin çabası... (Endüstride o kozaları -ipeğini delmesin, bozmasın diye- kaynar suya attıklarını öğrenmiştik... “Zalim” sözcüğü öyle öyle, ufaktan girdi lügatimize)
Kozasından çıkardı ve tırtıl değildi artık. Bembeyaz bir kelebekti. Kanatları koca karnını taşımaya yetmese de, “bir şeyler” için kanat çırpan bir kelebek...
Yumurtlardı sonra, yeni “hayatları”. Ve o gün ölürdü, peşisıra yeni hayatlar ve yeni günlerini sıralayarak.

Gazetenin bir günü/images/100/0x0/55eae865f018fbb8f89e6002

Kısa bir süredir Ankara Hürriyet Gazetesi, tümüyle burada, yerinde, Ankara’da yapılıyor.
Kendi kutusunda, kendi dut yapraklarıyla; tümüyle, tüm haberleri, tüm sayfaları, mizanpajı, baskısıyla...
Herşeyi, her satırı, her milimetrekaresi ile bu kentin gazetesi...
Her sabah genç, sayıca çok az, ama varlığı gölgesinden, başarısı yaşından, ufku bugünden büyük muhabirler getirir gündemle ilgili haberlerini... Eray Görgülü, Deniz Gürel ve kardeşleri Hande Başpınar, Fatih Aktimur...
Özlem Liman telefondan, fakstan, e-mail’den akan istihbaratı ulaştırırken bize...
Geceyi-gündüzü tek başına yürüten Haşim Kılıç’ın rengarenk magazin/cemiyet haberleri düşer ekrana... Binbir gece masalları. (Mecaz değil, iki-üç yılda siz hesaplayın 365 günden)
Ve Özgür Şahiner’in kovaladığı spor haberleri... Bazen bileğini, kolunu incitiyor sahalar. Bazen yüreğini...
Haber Müdürü Levent Seğmen yönlendirir, kozalar günün haberlerini. Gelen onlarca haberi, dokusu, başlığıyla yeniden yaratır.
Yazıişleri Müdürü Ateş Yalazan, her sayfanın kozasını ayırır, tasarlar ardından... Haberler iskelette vücut bulmaya başlar yavaştan, sayfalara kan gelir. Ve fotoğraf aranır, haberin görsel teması için...
Kaan Aksulu görüntüsünü verir her haberin, fotoğrafları sayfalarına yollar. Sayfa yapımına da uzatır genç omzunu yeri gelince, herşey imece.
Herkes, her işe el verir. Her el taşın altında... Ama elimizi taş değil, sadece tutmaya kalkışan acıtır. Ve sonra, sadece o utanır.

Perde ve manşet

Sıra, deneyimli tasarımcılarımız Hikmet Uçar, Mustafa Doğan ve Barış Kaya’nın sayfa büyücülüğüne gelir. Bu mevzuda Harry Potter filan dünkü çocuk...
Planlanan haber-fotoğraf puzzle’ını ekrana yerleştirirler. Ortak “ruh”umuzun renkleri, stiliyle... Sütunlar, renkler, fotoğraflar, başlıklar, spotlar kanat çırpmaya başlar sayfalarda.
Birinci sayfanın kozası, ham “ipeği” belirir. Ve her akşam sanki bir tiyatrocunun “Perde!” demesine benzer bir heves/heyecanla 6-7-8-9 sütuna çığlık atar, kanatlanır bir tek haber:
“Manşet!...”
Sayfalar matbaaya geçer nefes nefese, basılır o günün gazetesi.
Bir tek harf sürçse, ekranın camında öylece kalır kelebek. Baskı koyu düşse bir gün, kelebeğin kanadı da düşecek...
Her sabah sıfırdan başlayıp, her akşam örülen koza... 365 gün/gece.
Ertesi gün kanat çırpar haber kelebeği gazete bayilerinde. Ankara’da yarım milyon okura ulaşır. Etkisiyle, tepkisiyle, katkısıyla hep vefalı, uzun ömürlü, bazen de belleği/takibi bizden güçlü okurumuza...
Ve -takibi gerekenler dışında- sayfalarda kanatlanan bir çok haberin ömrü, aynı gün/o gün tükenir.
Kelebek ömrü, işte.
Zaten gazeteciler de erken ölür, hep öyle söylüyor haberden değil ama haberciden uzun ömürlü istatistikler.
Ama her gün, hatta her an... Yani bir günlük ama tüm ömrünce hiç usanmadan, yılmadan, heyecanını yitirmeden kanat çırpan kaç canlı var?
Yazarın Tüm Yazıları