DÜN kadına yönelik sosyal, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetin ortadan kaldırılması için “uluslararası mücadele ve dayanışma günü”ydü. Ve bugün sayfamıza düşen başlık, “Katilimi biliyorum”...
Öldürülen kadınların çoğunun katili kocası... Şiddete uğrayan kadınların yüzde 75’i de, dayağı, hakareti, tekmeyi-tokadı yine ondan görüyor. Bir bölümü de oğlundan... Konfüçyus’un bilgeliğini kadınlardan esirgediği o ünlü “nasihat”ındaki trajedi gibi mesele yani: “Çocukken abilerine, babana bakacaksın. Evlendiğinde oğluna/kocana. Ve yaşlandıklarından yine babana/kocana...” Hayatın başkalarına bakmakla geçecek. Ve dayağı, şiddeti, hakareti de onlardan göreceksin, hatta ölümün onların elinden olacak.
Bu nasıl bir “dünya”dır, ülkedir demek yetersiz bu fasılda. Şiddet gören, dayak yiyen, binbir hakaretle yaşayan çoğu kadının tüm “dünyası” da zaten suç mahalli... Yemeği yapan o. Tuzu unuttuğu için tabağı suratına yiyen o. Sofradan sessizce kalkıp, tuzluğu getiren, yemeğe ekleyen de... Akşam aynı yatağa büzülen de... O. Ve yaşadığına “hayat” deniyor.
Ayrıca her dört kız çocuğundan birisi cinsel şiddete uğruyor. Cinsel şiddeti uygulayanlar da, o saldırganların yüzde 75’i de “tanıdık”. Kız çocuğu babasının terliklerini getirip, abilerine meyve soyarken... Komşuları, amcaları, dayıları, bazen bizzat babası... Kadın katillerini biliyor. İlle öldürmese de, hayatını, tüm yaşamını katledenleri... Peki ya katilleri?