Kaldırım kabusu

SOKAĞA çıktığınızda kaldırımlara bir bakın.

Dörtköşe ya da dikdörtgen bir taş değil mi sonuçta.

Haberin Devamı

Sadece taş...
Tamam kaldırımın da taşı-döşenmesi filan elbet bilgi, ustalık ister.
Ama ne atomu parçalıyorsun, ne de çöle Keops, Kefren dikiyorsun sonuçta.
Dayanıklılık, maliyet, işlevsellik, estetik açıdan bir bilene seçtirir, döşetirsin.
O kadar.
Ama bütün bunları adam gibi yapacak/yaptıracaksın.
Ve bir kere yapacaksın, ömrü senden uzun olacak.
* * *
Nerede!
Değil her ay, her yıl; her an sorun kaldırımlar.
Bir kaldırıma bunca sorun nasıl sığar, onu da anlayamıyorum.
Bazen bakarsın, neredeyse 1 metredir.
Bazen 15-20 santim.
Kimi kırılır en baştan.
Kimi karda pusu kurar, ayak kırar engebesi.
Kimi yağmurda tuzaktır, basarsın, su sıçratır üstüne.
Bazen göbeğinde elektrik direği olur, geçemezsin.
Bazen ortasında, çukur ya da tümsek yaratan rögar, altyapı kapağı...
Yaşlısı, engellisi, çocuğu, hepsi zıp zıp kaldırım serçesi.
* * *
Bir aydır Meşrutiyet, Mithatpaşa, Bahçelievler, 7. Cadde’deydi filan kaldırım kabusu.
Esnafa da, yaya da kan kusturdu.
Ama bitmez, bitmeyecek.
Bu kabus kol geziyor tüm kenti, tek tek saysam yerim yetmeyecek.
Çünkü bir yandan yaparken, öbür yandan bozulur kendileri.
Mikado’nun Çöpleri mi dersiniz, iskambilden kule mi...
* * *
Google’a girin, solda “görseller”i tıklayın.
Çıkan ekrana “walkway” yazın, çıkan Batılı kaldırım fotoğraflarına bir göz atın.
Hepsi ayrı sanat eseri; inanmazsanız bir de “kaldırım sanatı” yazın, görün.
Sonra aynı ekrana “kaldırım” yazın aratın, bakın bizdeki enkaz görüntülerine...
Bu kadar zor mu, kaldırımları halletmek.
Bırakın bilgiyi-ustalığı, parayı marayı.
On beş, 20 yılda deneye-yanıla bulur insan, doğrusunu, uygununu.

 

Yazarın Tüm Yazıları