Kahkaha çetesi (1)

DÜNYADA onca şey değişirken nostaljinin hafif sisli tadının peşinde değilim ama...

Mahallelerin, sokakların yok olması, sokağın çocuklara kapanması ince bir sızı içimde.
Çocukların çığlık çığlığa kahkaha atacağı, bağıra çağıra kızacağı, hatta küfredeceği yerler kalmadı artık.
Bahçeler evlerin, evler apartmanların ve çocuklar hepsinin arasına sıkıştı.
Kahkahalar boğuldu, unutuldu duvarların ardında.

Epey geçti üzerinden.
İzmir Gaziemir’de parkta oynayan çocukların hal-i melali gazetelerde birinci sayfa haberi olmuştu.
Kahkahalar atarak, oynuyordu çocuklar...
En küçüğü 9, en büyüğü 13 yaşında.
Parkın yakınında oturan vatandaşın birisi, ‘ihbar’ ediyor, ‘kahkaha çetesi’ni polise.
O, gülümserken bile eliyle ağzını kapatan yetişkinlerden. Kahkahaya kimbilir kaç yıldır yabancı.
Unuttuğu ve ansızın çocuklardan duyduğu kahkahaları, teybe de kaydediyor. Suç kanıtı olarak.
Çocuklara “saldırmamak için kendini zor tuttuğunu” söylüyor, muhabirlere...
Ve polis yakalıyor ani bir operasyonla, ‘kahkaha çetesi’ni
Gözaltına alıyorlar, Adli Tıp’a götürüyorlar.
Savcı salıveriyor çocukları. Ama haklarındaki ‘yasal tatbikat sürüyor’...

‘Kahkaha çetesi’ tehlikeli.
Çünkü bulaşıcı, özellikle yetişme çağında.
Zorla bastırdı bu ülke kahkahayı.
Ekonomik, siyasi, polisiye baskıyla, darbeyle...
Asık suratlı, resim çektirirken bile gülümseyemeyen, hatta ilk gülümseme fotoğrafı haber olan siyasilerle bastırdı.
Bazılarının sadece seçim afişlerinde gördük tebessümlerini...
Kahkaha, komedi dizilerinin digital efektlerinde kaldı.
Yarın devam edeceğim.
Yazarın Tüm Yazıları